Fazıl Say bir piyano sonatı olan ilk yapıtını, memleketi Ankara’da konservatuvarda okuduğu 1984 yılında, henüz 14 yaşındayken besteledi. Bu bestesini, keman ve piyano için Siyah İlahiler (Schwarze Hymnen) ve bir gitar konçertosu gibi, opus numarası verilmemiş birçok oda müziği yapıtı izledi. Ardından, kendisine New York’ta Genç Konser Sanatçısı Seçmeleri’ni kazandıran yapıtlarından Nasreddin Hoca’nın Dört Dansı’nı opus 1 olarak kabul etti. John Cage ve hazırlanmış-piyano yapıtlarından aşina olduğumuz teknikleri kullandığı Kara Toprak (1997) adlı piyano yapıtı ile uluslararası alanda dikkatleri çekti. Bunun ardından giderek, büyük orkestra formlarına döndü. Nâzım Hikmet ve Metin Altıok’un şiirleri ve biyografilerinden aldığı ilhamla, solistler, korolar ve orkestra için, özellikle de Nâzım Oratoryosu’nda olduğu üzere, Carl Orff gibi bestecilerin geleneğini sürdüren yapıtlar üretti. Bu bestelerinde Say, modern Avrupa enstrümanlarının yanı sıra, kendi anavatanından da kudüm, darbuka ve ney gibi enstrümanları sıklıkla ve özenle kullanır. Bu ise müziğe, onu kendi türündeki birçok benzer yapıttan ayıran bir renk katar. 2007’de aynı isimle bilinen ünlü masallardan esinlenen, ancak bir haremdeki yedi kadının kaderini anlatan Harem’de 1001 Gece adlı keman konçertosuyla uluslararası arenada tekrar ilgi topladı. Patricia Kopatchinskaja tarafından seslendirilen dünya prömiyerinin ardından bu yapıt, birçok uluslararası konser salonunda seslendirildi. Sanatçı ilk senfonik yapıtı olan İstanbul Senfonisi’nin ardından, ikinci ve üçüncü senfonileri Mezopotamya ve Universe yapıtlarını tamamlayarak, kayıtlarını yayınladı.
Fazıl Say, Konzerthaus Dortmund’ta beş yıl süren misafir sanatçılığının sonunda, 2010’da prömiyeri yapılan ilk senfonisi İstanbul ile daha da büyük bir başarıya ulaştı. 2013’te Fazıl Say’a üçüncü ECHO Klassik ödülünü kazandıran İstanbul Senfonisi, Ruhr 2010 kapsamında WDR ve Konzerthaus Dortmund’un ortak siparişi olup Boğaziçi’ndeki metropole ve milyonlarca sakinine coşkulu ve şiirsel bir hediye niteliği taşır. Aynı yıl, Boşanmak adlı atonal prensiplere dayalı yaylı çalgılar dörtlüsü ve Salzburg Festivali için Nirvana Yanıyor adlı piyano konçertosu ile Mecklenburg-Vorpommern Festivali için, prömiyeri Gábor Boldoczki tarafından gerçekleştirilen Trompet Konçertosu gibi sipariş yapıtlar besteledi. Say, 2011 yılında Schleswig-Holstein Müzik Festivali’nin siparişi üstüne, Sabine Meyer için İranlı şair Ömer Hayyam’ın hayatı ve yapıtlarını anlatan Klarnet Konçertosu’nu yazdı.
2012, Fazıl Say için oldukça üretken ve yoğun bir yıl oldu. Mart ayında ney ve orkestra için bestelediği Hezarfen isimli konçertosunun prömiyeri, Burcu Karadağ’ın solistliğinde, Dan Ettinger yönetiminde Mannheim Ulusal Müzikli Tiyatro Akademisi Orkestrası tarafından gerçekleştirildi. İstanbul Müzik Festivali tarafından sipariş edilen ve Say’ın ikinci senfonisi olan Mezopotamya Senfonisi’nin ilk seslendirilişi ise Haziran ayında Gürer Aykal yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ile İstanbul’da yapıldı. Bundan kısa bir süre sonra, bir BBC siparişi olan Dört Şehir isimli viyolonsel ve piyano sonatının dünya prömiyeri City of London Festivali’nde Nicolas Altstaedt ve José Gallardo tarafından gerçekleştirildi. Eylül 2012’de ise Konzerthaus Dortmund izleyicileri Say’ın, 2011 yılında Alman şair Rainer Maria Rilke’in şiiri üzerine soprano ve piyano için bestelediği Panther isimli şarkının orkestra ve soprano versiyonunun prömiyerini dinleme fırsatını yakaladı. Son olarak da Ekim ayında Say’ın üçüncü senfonisi olan Universe’ün ilk seslendirilişi, şef Ivor Bolton yönetimindeki Salzburg Mozarteum Orkestrası yorumundan izleyicilerin ayakta alkışlarıyla karşılandı.
2013’te, şef Kristjan Järvi yönetimindeki Gstaad Festival Orkestrası eşliğinde Su isimli piyano konçertosunun prömiyeri ile soprano Norma Nahoun ve Stuttgart Oda Orkestrası ile Goethe-Lieder isimli yapıtın prömiyeri yapıldı.
2014 yılında ise İstanbul Müzik Festivali tarafından sipariş edilen Sait Faik, D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin 10. yıl kutlamaları çerçevesinde bestelenen Hermias – Yunus Sırtındaki Çocuk, 1. Dünya Savaşı’nın 100. yıl anma törenleri kapsamında Belçika Ulusal Orkestrası’nın siparişi olan ve şef Andrey Boreyko yönetiminde seslendirilen Overture 1914 isimli yapıtlarının dünya prömiyerleri gerçekleşti.
Say 2015’te Yeni Şarkılar albümünü yayınladı. Nisan 2015’de opus 62 Chamber Symphony yapıtının ilk seslendirilişi New York’un ünlü salonu Carnegie Hall’da gerçekleşti. Sonrasında ise Say ve Orpheus Oda Orkestrası, birlikte Avrupa turnesine çıktılar. Say, Mezzo TV’de Paris Filarmoni’den canlı yayınlanan Paris Mezzo Festivali’nde yer aldı. Musikkollegium Winterthur Orkestrası siparişi Senfonik Danslar, Op. 64 adlı yapıtı 9 Eylül 2015’de ilk kez seslendirildi. Fazıl Say 2015–2016 sezonunda Frankfurt Alte Oper’in yerleşik sanatçısı olarak konserler verdi. Fazıl Say, Almanya’da Beethoven Akademisi’nin 2016 Uluslararası Beethoven İnsan Hakları, Barış, Özgürlük, Yoksullukla Mücadele ve İçselleme Ödülü’ne layık görüldü. Sonbahar 2017’de ise Duisburg Şehri Müzik Ödülü’nü aldı.
Bach, Mozart, Beethoven, Gershwin ve Stravinsky çalışmaları eleştirmenler tarafından övülen Fazıl Say’ın projeleri üç ECHO Klassik dışında birçok ödüle layık görüldü.
Fazıl Say, 2016’dan bu yana Warner Classics sanatçısıdır. Fazıl Say’a dördüncü ECHO Klassik ödülünü kazandıran Mozart Sonatları albümü 2016’da; Nicolas Altstaedt ile kaydı yapılan 4 Şehir albümü, Chopin Noktürnler ve Marianne Crebassa ile olan çalışması Secrets, Warner Classics etiketiyle 2017’de yayınlandı.
Say’ın yapıtları, günümüzün en tanınmış yayımcılarından, Schott of Mainz tarafından tüm dünyaya dağıtılmaktadır.