YILDIZLARLA ODA MÜZİĞİ: KASHIMOTO & SALQUE & PLESSER & LE SAGE

PROGRAM NOTLARI

  • Claude Debussy
    Keman-Piyano Sonatı No. 3, Sol minör
    I. Allegro vivo
    II. Intermède, Fantasque et léger
    III. Finale. Très animé

25 Mart 1918’de Almanların Paris’i bombaladıkları saatlerde kanserden ölen Claude Debussy’nin yaşamının son yıllarında yazdığı üç sonatın sonuncusu olan Keman Sonatı 1917’de tamamlanmıştır. Debussy’nin halk önünde son görünüşü de 5 Mayıs 1917’de, genç Fransız kemancı Gaston Poulet (1892-1974) ile bu son sonatın ilk yorumunda oldu. Besteci bu sonat hakkındaki düşüncelerini şöyle belirtmiş: “Hasta bir adamın savaş kargaşası içinde neler yazabileceğini gösteren belgelere bir örnek olması yönünden ilginç olabilir...” Ancak, sonatın ince alaylı, virtüöz yönlerinden çok, ruhsal canlığı ve zenginliği, olgunluğu ve sıcaklığıyla ün kazanan ve sevilen bir eser oluşu, bu alçakgönüllü belgenin önemini azaltır...

Teknik yönden oldukça güç olan, kemancıya zor görevler yükleyen eserin üç bölümü doğaçlama gibi birbirine yaklaştırılmış, sanki bir bütün olarak özgürce akıcılık kazandırılmıştır. Kısa motiflerle formülleşen, gölgeli kontrastlarla ve değişken ritimlerle çekicilik kazanan, abartılı rapsodik hareketlerden sakınılan sonatta keman, uyumlu armonisiyle rahatlatan ve ancak çok ender melodi çizgisine yaklaşan piyanonun eşliğinde bestecinin kendi iç konuşmasını yansıtır gibidir.

Özellikle çabuk tempoda ve 3/4’lük ölçüdeki 1. Bölümün (Allegro vivo) tutkulu ve tatlı (Dolce espressivo) başlayan anlatımı, olağandışı ve hafif (Fantasque et léger) ara müziği (Intermède) ile 2/4’lük ölçüde özlemi belirleyen bir serenada dönüşür. Çok canlı (Très animé) olarak sunulan Finale ise, Debussy’nin Iberia adlı eserini anımsatan bir rondo üzerine 9/16’lık ölçüde, sürekli hareket (Mouvement perpétuel) biçiminde kurulmuştur. Debussy’nin “Gelecekte, gökyüzünde serbestçe salınır gibi görünen eserlerden sakının; onlar çoğu kez hasta bir beynin karanlıklarının ürünüdür” sözlerine işaret eden eleştirmenler finali, yine onun “Dönüp kendi kuyruğunu ısırmaya çalışan bir yılanın izlenimini bırakan bir hareket” cümlesiyle tanımlıyorlar. (Süre 13')

-İRKİN AKTÜZE


  • Gabriel Fauré
    Piyano Dörtlüsü No. 1, Do minör, op. 15
    I. Allegro molto moderato
    II. Scherzo, Allegro vivo
    III. Adagio
    IV. Allegro molto

Gabriel Faure'nin 1 numaralı opus 15 Do minör piyanolu dörtlüsü, bestecinin bu grup için yazdığı iki eserden biridir. Minör tonda olmasına rağmen genellikle pozitif bir hissiyat verir, yavaş bölümünde ise Faure'nin o dönemde yaşadığı duygusal hareketliliğin izlerine rastlanır.

1877 yılında Faure, uzun zamandır birlikte olmak istediği ünlü şancı Pauline Viardot'un kızı ile evlenir. Bu birliktelik dört aydan kısa sürer ve Marianne Viardot, Faure'yi terk eder. Bu durum Faure'yi uzun süreli bir bunalıma iter. Eserin bestelenişi, 1879'da tamamlanır. 1883 yılında Faure eserin final bölümünü tamamen revize eder. Piyano, keman, viyola ve viyolonsel için bestelenen bu eser 4 bölümden oluşmaktadır:

Eser, bestecinin hayatı içerisinde büyük bir başarı yakalar ve günümüzde dahi oda müziği repertuvarının önemli bir eseri olarak yer almaktadır. Bu edisyon, Röder'in bastığı ilk edisyon baskı kalıplarını ve bestecinin el yazması notalarını temel alır. Faure'nin Barenreiter edisyonları, akademik araştırmalar ışığında oluşturulmuş tek edisyon olarak sanatçılar tarafından kabul görmüşlerdir.

Faure, ilk piyano kuarteti olan bu eseri üç yılda (1876-1879) tamamladı ve 1880’de Paris’te Societe Nationale de Musique’de prömiyerini yaptı. Bu eser umut ve sıcak duygularla dopdoludur. Yaylılar ilk tema yaklaşırken devreye girer, ardından eser lirik tonlardaki ikinci temaya doğru ilerler. Kanonik gelişim, tam tonlu pasajlarla lirizm yüklü orta temaya geçiş yapılır. Ve nihayetinde açılış temasına dönüş başlar. Sherzo bölümünde pizzicato yaylılar neredeyse “garip” duyulan piyano melodileriyle buluşur. Kontrastlar ortaya çıkmaya başlar; Mi bemol majöre karşı Do minör, üçlüye karşı ikili, coşkuluya karşı belli belirsiz duygular... Tema, ani ve büyük sıçrayışlarla bölünmüş gibidir.

Adagio kısmına geçtiğimizda Faure’nin armonik oyunlarını rahatlıkla duymaya başlarız. Açılışın neredeyse gırtlaktan gelir gibi basık sesleri yerini uzun süren fırtınadan sonra yüzünü gösteren güneşe benzer bir melodiye bırakır. Bu bölüm piyanonun parlak melodilerine rağmen lirik tonda devam ediyor. 4. kısım Allegro Molto yeniden yazılarak son haline 1883’te ulaştı. Son kısımda keman ve viyolanın hareketli ilerleyişi ile piyanonun ezgileri kusursuzca birleşirken viyolonsel, yaylıların sesini destekler ve hep birlikte dramatik bir finale doğru ilerlenir. (Süre 31’)

-MEG RYAN, Flüt sanatçısı ve müzik yazarı


  • Gabriel Fauré
    Élégie, op. 24
    Molto Adagio

Gabriel Fauré’nin piyano eşliğinde viyolonsel için bestelediği Op.24 Elégie (1883), Op.49 Petite Pièce (1888), Op.69 Romance (1894), Op.77 Papillon (1885), Morceau de Lecture (1897), Op.78 Sicillienne (1898), Op.98 Serenade (1908), Op.103 Sonat No.1 (1917) ve Op.117 Sonat No.2’den (1921) oluşan sekiz eser arasında en ünlüsü, ilki olan Elégie’dir.

Ağıt anlamına gelen Elégie sözcüğü, eski Yunanca’da, genellikle bir gencin zamansız ölümünden sonra yakınan ve hüzünlü havada söylenen bir şiir biçimine verilen isimdir. Daha sonra müzik terimleri arasına giren ve genellikle yakaran, elemli Lamento yerine, daha kibar bir hüznün, yasın anlatımında kullanılmıştır. 1873’te, Massenet’nin Elégie’sinden on yıl sonra bu türde en başarılı örneği Fauré vermiştir. Bu Elégie’nin Massenet’den esinlenerek yazıldığı düşünülebilirse de, bazı eleştirmenler bir başka neden daha öne sürerler: 1883’te, ünlü bir heykeltıraşın kızı olan Marie Fremiet ile evlenen, geçimini sağlamak için Madelaine Kilisesi’nde günlük ayinlerde org çalan, piyano ve armoni dersleri veren Fauré, haşin karakterli eşi nedeniyle, eski aşkını unutamamıştı. Bu evliliğinden önce 1877’de, ünlü soprano Viardot’nun kızıyla nişanlanan besteci, nişanın bozulmasına üzülmüş ve bu aşkın anısına Elégie’yi bestelemiştir. Elégie’nin aslında 1880’de yazılan bir viyolonsel sonatının bölümü olduğu, bestecinin o yıllarda Op.23 Bérceuse (Ninni) ve Op.27 Şarkıların Perisi adlı parçalar üzerinde çalıştığı da belirtilmektedir.

Jules Loëb’e ithaf edilen Elégie, önce Saint-Saëns’ın evinde, sonra da halk önünde ilk kez 15 Aralık 1883’te Société Nationale konserlerinde çalınmıştır. Fauré’nin Edouard Colonne’un isteği üzerine 1895’te orkestra düzenlemesini de yaptığı eser, iki tema üzerine kurulu bir sonat bölümü ya da lied benzeri gelişir. Orkestrayla olan versiyonu ilk kez Katalonyalı genç viyolonselci Pablo Casals tarafından çalınan Elégie’de 4/4’lük ölçüdeki iki temanın ilki hemen viyolonsel tarafından duyurulur. Geniş, hüzünlü (Elegiaco) ve karanlık tonuyla viyolonsel, ağır ve şarkı çizgisinde (Adagio cantabile) ezgiyi belirler. Viyolonselin sonra tizlerde tekrar ettiği ve eşliğin hep arka planda kalarak, yalnızca yükselip alçalan nüanslarla desteklediği ezgi üç kez duyurulur. Orta bölmede ikinci temayla canlanan ve arka plana geçen viyolonsel, temayı sonra baslarda tekrarlayarak zarif bir diyalog oluşturur. Sert akorlardan sonra coşkulu kadanslara başlayan viyolonsel, ana temayı daha heyecanlı ve tutkulu belirtir. Elégie, piyanonun hafif akorları eşliğinde, viyolonselde yavaşça, sanki özlem duyduğu ölüme kavuşurmuş gibi sona erer. (Süre 7')

-İRKİN AKTÜZE


  • Gabriel Fauré
    Piyano Dörtlüsü No. 2, Sol minör, op. 45
    I. Allegro molto moderato
    II. Allegro molto
    III. Adagio non troppo
    IV. Finale—allegro molto

Faure’nin ilk piyano dörtlüsü bestesinden yedi yıl sonra yayımladığı Piyano Dörtlüsü No. 2, Sol minör, op. 45, piyano, keman, viyola ve çellodan oluşan klasik piyano dörtlüsü için yazılmıştır.

İlk bölüm tutkulu melodiler saçan yaylılarla başlar ve eser boyunca tekrarlanacak temalar ilk kez dinleyiciyle buluşur. Yaylıların hemen ardından piyano temayı üstleniyor, ardından viyola ana temanın etkileyici bir varyantını sunuyor ve keman varyantı daha rahat bir ikinci konuya dönüşüyor.

İkinci bölüm olan Allegro Molto, dört bölümün en kısasıdır. Senkoplu bir piyano teması ile hızlı bir 6/8 ölçüsündedir. İlk bölümdeki melodik malzeme bir rondoya dönüşür. Geniş bir yaylı melodisindeki 3/4'lük çapraz ritimler, yerini bir tür "trio" interlude oluşturan başka bir yumuşak temaya bırakır, ancak ana scherzo materyalinin perpetuum mobile'i onun arkasında devam eder ve bölümü sonuca taşır.

Faure uzmanı Fransız Müzikolog Jean-Michel Nectoux, üçüncü bölüm için “yarattığı boşluk hissiyle ‘sessizliğin müziği’ başlar” diye yazar. Üçüncü bölüm, Adagio non troppo, Mi bemol majördür. Açılıştaki yumuşak dalgalı piyano figürü, Fauré'ye göre, çocukluk evinin yakınındaki Cadirac köyünün akşam çanlarının anısından esinlenen "belirsiz bir hayaldir." Ardından gelen viyola solosu, ilk bölümdeki ikinci konunun ritmik olarak değiştirilmiş bir versiyonudur ve hafifçe salınan bir sicilianoya dönüştürülmüştür. Orta bölümün başlangıcında, çan figürü yaylılarda arco ve pizzicato karışımıyla çalınır. Hareket, çan motifinin geri dönüşü müziği pastoral sessizliğe geri götürmeden önce yavaş yavaş fortissimo doruk noktasına ulaşır. Bölümün coda'sının başında, çan temasına daha ayrıntılı bir şekil verilerek, çello melodisine eşlik etmesi için piyanoya verilir. Müzik, ana anahtar olan mi bemol majörde sessizce sona erer.

Eserin finali olan Allegro Molto, birçok açıdan Faure’nin müzik temellerini içinde taşır. Bölüm piyano üçlüleriyle birlikte ısrarla yükselen yaylı melodisiyle başlar. İlk bölümün molto tranquillamente temasından türetilen ikinci konu, valsi andıran güçlü bir temadır. Bunu viyola ve viyolonsel için scherzo'nun üçlü bölümüyle ilişkili bir melodi izler. Bir gelişme ve rekapitülasyondan sonra, tüm kuartetten tematik unsurların görüldüğü bir coda vardır. Eser vurgulu bir sol majör ile sona erer. (Süre 32’)

Yukarı