YARININ KADIN YILDIZLARI: GENÇ KADIN MÜZİSYENLER DESTEK FONU

PROGRAM NOTLARI

  • Robert Schumann
    Romance no. 1 ‘Nicht schnell’, op. 94

Üç Romans, op. 94, orijinali obua ve piyano için yazılmıştır ve bu eser Robert Schumann’ın obua için yazılmış tek eseridir. Schuman’ın en üretken olduğu yıllardan biri olan 1849 yılında bestelenen eser, A-B-A formunda 3 bölümden oluşur.

İlk Romans “nicht schnell” (hızlı değil), giriş niteliğinde bir piyano cümlesinden ve ardından obua tarafından çalınan ana temadan oluşur. Piyanonun katmanlı bir eşliği vardır. Daha hızlı ilerleyen bir ana bölümden sonra ana temaya dönülerek hareket yumuşak bir şekilde sona erer. (Süre: 4’)


  • Eugène Ysaÿe
    Caprice d'après l'Etude en forme de Valse de Saint-Säens

19. yüzyılın sonunda, Belçikalı Eugène Ysaÿe keman virtüözleri arasında en iyilerden ve Kreisler, Szigeti ve Enescu'nun yeni nesilleri için bir model olarak görülüyordu. Henri Vieuxtemps'in öğrencisi olan Ysaÿe, 1882'de Paris'e yerleşti ve burada müzik hayatına hakim olmaya devam etmiştir. Franck'in Keman Sonatı, Chausson'un Poème'i ve Debussy'nin Yaylı Dörtlüsü ve diğer birçok eser Ysaÿe’ye ithaf edilmiştir.

Eugène Ysaÿe'nin eserleri, tıpkı bu Caprice gibi, solo keman için vizyoner eserlerden keman ve orkestra için göz kamaştırıcı eserlere uzanır. Caprice, Saint-Säens’in op.52 Piyano için Etüdler eserinin yetenek gösterisi bir düzenlemesidir. (Süre: 10’)


  • Edvard Grieg
    Keman Sonatı no. 3 Do minör, op. 45, I. Bölüm:
    Allegro molto ed appassionato

Grieg 3. Keman Sonatı’na, diğerlerinden 20 yıl sonra, 1886 sonbaharında Troldhaugen’de başlamış, 1887 Ocak ayında tamamlamıştır. Bundan beş yıl sonra 1892’de, “E. Grieg ve İskandinav Müziği” adlı kitapçığı yayımlayan Brüksel Konservatuvarı müzikoloğu, Belçikalı Ernest Closson 3. Sonat hakkında şunları yazmış: “Sonat şimdiye kadar yazılmış en esinli sayfaları içeren eserler arasında sınıflandırılmalıdır. Bizim kanımıza göre Grieg’in bu eseri gerçekten büyük sıfatıyla anılmaya hak kazanır. Başlangıcından sonuna kadar mucizevi bir esinle, zekâ ve bağımsızlıkla örülmüştür. Son olarak sadeliğe, haşinliğe, bir tür modern klasisizme yönelen final bölümü de bu büyüklüğü bozmaz. Grieg bu sonattan başka bir şey bestelememiş olsaydı bile adı ileriki nesillere kalacaktı...”

Bestecinin en çok çalınan sonatı olan Do minör Sonat, bu türün kurallarına daha uyumludur. Zengin armonileri, canlı ritmi, müziğinin doğal akıcılığıyla seçkinleşen sonat ilk kez 10 Aralık 1887’de Leipzig’de yeni Gewandhaus salonunda, Çaykovski’nin keman konçertosunu da ilk kez çalan Rus kemancı Adolf Brodsky (1851-1929) tarafından, besteci eşliğinde seslendirilmiştir.

Canlı ve enerjik bir temayla Do minör tonda ve 6/8’lik ölçüde başlayan 1. Bölüm, tutkulu bir çabuklukla (Allegro molto ed appassionato) birbirini izleyen biri sakin, diğeri canlı küçük bölmelerle sanki tablo tablo sergilenir. Keman ilk temayı Sol telinde güçlü (forte) olarak duyurur. (Süre: 9')

— İRKİN AKTÜZE


  • George Frideric Handel / Johan Halvorsen
    Pasakalya, Sol minör, op. 20 no. 2

Handel’in 1720 yılında basılan 7. Klavsen Süiti (HWV 432) altı bölümden oluşur. En son bölüm Passacaglia, Handel’in en ünlü klavsen parçalarından biridir. Kurallara uymayan biçimde süitin en sonuna yerleştirilen bu dansın hem melodik, hem de ritmik karakterdeki dört ölçülük bas teması, varyasyon ustası Handel tarafından pırıltılı arpejlerle, bir dizi ilginç varyasyonla etkili biçimde değerlendirilir. Barok müziğin şaheserlerinden olan bu Pasakalya, 19. yüzyıl sonunda Norveçli orkestra şefi ve kemancı Johan Halvorsen (1864-1935) tarafından keman ve viyolonsele uygulanarak geniş kitlelere ulaşabilmiş, sonradan da orkestra düzenlemeleriyle daha da renkli tını kontrastlarıyla müzikseverlere sunulmuştur. (Süre: 8’)

— İRKİN AKTÜZE


  • Jules Massenet
    Thaïs operasından “Meditasyon”

Jules Massenet’nin ilk kez 16 Mart 1894’te Paris Operası’nda sahnelenen Thaïs operası, Anatole France’ın aynı adlı romanından L. Gallet’nin hazırladığı libretto üzerine daha önce Manon operasını başarıyla söyleyen California’lı soprano Sbyl Sanderson için, üç perde-yedi sahne olarak bestelenmiştir. Konusu, MS IV. yüzyılda Mısır’da Nil Nehri kıyısındaki Tebai ülkesinde geçer. Burada dünyadan elini ayağını çekmiş Hıristiyan keşişler topluluğu yaşamakta, İskenderiye kentinde ise güzelliğiyle dillere destan, istediği her erkeği elde eden putperest Thaïs oturmaktadır. Keşiş Athanael düşünde gördüğü Thaïs’i günahlarından arındırmak ister. Massenet’nin Manon gibi önceleri ün kazanamayan Thaïs operasının günümüze kadar unutulmayan en güzel bölümü ise beş-altı dakika süren Méditation adlı senfonik ara müziği, intermezzo’dur. Orkestra partisinde solo kemanın arp eşliğinde duyurduğu bu olağanüstü hülyalı parçanın pek çok düzenlemesi de yapılmıştır. Bunların içinde en tanınmışı piyano eşliğinde keman için olanıdır. Thaïs, Keşiş Athanael’in bu yaşamdan vazgeçip sonsuz yaşama kavuşma önerisini düşünür. Keşiş onun tövbe edişini kapı eşiğinde bekleyecektir. 2. perdenin 2. sahnesi dinsel havada, ağırca (andante religioso) tempoda bu düşünceye dalışı yansıtan Méditation ile başlar. 3. perdenin, operanın sonunda, Thaïs’in ölümünden önceki Athanael ile final düeti “Te souvient-il du lumineux voyage” (Işıklı yolculuktan seni anımsıyor mu) yine Méditation üzerine kurulmuştur. (Süre: 5’)

— İRKİN AKTÜZE


  • Christoph Willibald Gluck
    Orfe ve Evridiki operasından Melodi (Kutsanmış Ruhların Dansı)

Gluck’un ünlü Yunan efsanesi Orpheus’a dayanan Orfe ve Evridiki operası klasik dönemin “asil sadeliğini” ve “sakin büyüklüğünü” belirgin şekilde yansıtır. Opera, Orfe’nin düğün günü ölen eşi Evridiki’yi yeraltı dünyasından geri almaya çalışmasının trajik öyküsünü anlatıyor.

Gluck’un 1774 yılında bestelediği bu operada Kutsanmış Ruhların Dansı orijinal olarak flüt solosu ve yaylı çalgılar eşliğinde ruhani bir kombinasyon için bestelenmiştir; Yunan mitolojisinde ruhların unutulmayacak kadar güzel dinlenme yeri olan “Elysian Fields”de geçen II. Perde'nin açılışında görünür. (Süre: 4’)


  • Clémence de Grandval
    Melankolik Vals

Valse Melancolique flütte zarif ve geniş melodiler; arpta basamaklı arpejler, glissandolar, farklı renkler kazandırmak için armonikler gibi birçok idiomatik figürü içeren kısa ve etkileyici bir eserdir. Εser, flütçü Paul Taffanel ve arpçı Adolphe Hasselmans için bestelenmiş ve ilk seslendirilişi Paris’te 1891 yılında gerçekleşmiştir. 19. yüzyıldaki duo için bestelenen eser durgunluğun ardından flüt ve arp için bestelenmiş ve günümüze ulaşmış en eski eserlerden biridir. (Süre: 6’)


  • Astor Piazzolla
    Oblivion

Tangoyu çağdaşlaştırarak konser salonlarına taşıyan Astor Piazzolla, enerjik kadanslardan kaçınan, hüzünlü ve duygulu tangosu Oblivion’u 1984’te Fransız-Arjantin ortak filmi olan IV. Henry için vokalli olarak bestelemiştir. 1985’ten sonra Piazzolla, Milva ile Fransa’da verdiği konserlerde Oblivion’u Fransızca söz ve J’oubliais (Unuttum) başlığıyla sık sık yorumlamıştır. (Süre: 4’)


  • Cem Esen
    A Piece to Joy, op. 33*

"Bu eseri İKSV tarafından düzenlenen 51. İstanbul Müzik Festivali kapsamında, bu festivalin TSKB ile ortak siparişi üzerine besteledim. Bestelediğim yıl olan 2023, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılıdır. Halkın egemenliğini, kadın erkek eşitliğini, çocukları, genç cevherleri, bilimi, sanatı, eğitimi, üretimi, daha da önemlisi özgür ve hür yaşama hakkını savunan bu büyük devrim 100 yıldır var. Bu eserde kuşkusuz, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e ve silah arkadaşlarına büyük bir saygı sunmaktayım. Esasında, cumhuriyetin bu misyonları tüm insanlığı ilgilendirecek kadar büyüktür.

Bu eseri, hepimizin Beethoven’ın 9. senfonisinden de bildiği, Schiller’in Ode An die Freude şiirini ele alarak besteledim. A Piece to Joy, neşeye, övgüye yazılmış bir bestedir. Karanlık ve durağan başlayan bu parçada, ardından gelen ana tema bize her zaman bir umut ışığı oluşturur. Birlikte eşit, kardeşçe yaşama fikirleri her ne kadar bulunduğumuz devirde bir hayal kırıklığı yaratabilse de bir nebze olsun bu müzik ile bunun ışığı altında tüm olumsuzluklara rağmen gözlerimizi kapatıp kalbimizi açarız.

Eserin ortalarında, umut ışığı İstiklal Marşı’mıza bağlanır ve Saygı Duruşu Marşı ile bize bu özgür hakları, demokrasiyi sağlayan Ulu Önder’imiz ve silah arkadaşlarına saygılarımı eserde yansıtırım. İstiklal Marşı’mızı olduğu gibi koymadım, ama bir biçimde hissettirmek istedim. Nitekim, bu büyük devrimin kanatları altında direnişimizi tüm insanlık ile ortak bir noktada tutarak, bir insan olarak veriyoruz ve hepimiz eşitiz.

Bu eseri tüm dünyaya, dünya barışına ithaf etmemin en büyük sebebi budur. Ama bu marşın sembolizmi, benim için büyük anlam ifade etmektedir. Nitekim, tüm bu fikirler birer semboldür. Asıl “to Joy” olarak nitelendirdiğim tema, eserin ortalarında lirik bir tarzda, hem savaşların gölgesinde hem de insani duygularımızın yansımasında kulaklarımıza ilişir. Bu tema, eserin sonunda büyük bir coşku ile bize Schiller’in şiirini bir kez daha hatırlatır." (Süre: 11’)

— CEM ESEN


  • Camille Saint-Saëns
    Ölüm Dansı, op. 40

Senfonik şiir türünde Franz Liszt’in etkisinde kalan Saint- Saëns, bu alanda dört eser bestelemiştir. Bunların üçüncüsü olan Danse Macabre’ı (Ölüm Dansı ya da iskeletlerin ksilofonla canlandırılmasının ilginçliği nedeniyle İskeletlerin Dansı) Fransız şair Henri Cazalis’in bir şiirinden esinlenerek 1874’te bestelemiştir. İlk kez 24 Ocak 1875’te Paris’te Colonne Orkestrası tarafından seslendirilen Danse Macabre önce pek ilgi görmemiş, eleştirmenler ciddi müzikte ilk defa yer alan ksilofonun yorumunu zevksizlik örneği olarak tanımlamışlardı; ancak iki hafta sonraki yorum büyük başarı kazanınca Saint-Saëns eseri iki piyano için düzenlemiş, sonra da Liszt eseri solo piyanoya uygulamıştı. Saint-Saëns bu eserinde “Zig et zag, la mort en cadence” (Zig ve zag, kadansta ölüm) diye başlayan ve kemancı kişiliğinde ölümü canlandıran şiire bağlı kalmış; bu, çok kez kullanılan ölüm temasını ele alarak geniş bir hayal gücüyle sese dönüştürmüş ve bunu da kısa bir süre içinde gerçekleştirmiştir. Sol minör tondaki müzikte 3/4’lük ölçüde iki tema kullanılır; ilki kemiklerin takırtıları ile sekizlik notalı noktalı ritimdeki dans teması (ksilofon), ikincisi daha ciddi tarzda, ağır dörtlüklerle geceyi ve mezarlığın yalnızlığını simgeleyen tema. Bu temalar da horozun ötüşüne kadar varyasyonlarla işlenir. Şiirle müziğin uyumu şöyle sıralanır: Kapkaranlık bir gecedir. Şiddetli kış rüzgârı mezarlık üzerinde ıhlamur ağaçlarına, taşlara çarparak uğuldamaktadır. Gece yarısını bildiren saat, arpın vuruşlarıyla yansır. Ölüm bir mezar taşına oturmuş kemanını çalmaktadır (Kemanın mi teli daha pese, mi bemole alınmıştır). Şeytani dans başlayınca mezarlar birbiri ardına açılır, içinden kefene sarılı soluk iskeletler yükselir; ölümün gizemli havasına uyarak, flütün işaretiyle bu dansa katılırlar. Bir fugato’dan sonra başlayan bu dans giderek vahşileşir, yaylıların pizzicatosu eşliğinde ksilofon kemiklerin takırtısını tüm gücüyle duyurur. Bir ara ölüm şarkısı Dies Irae de işitilir. Ancak uzaklardan bir horozun ötüşü, obuanın nefis sonoritesi ile aydınlığı, sabahı duyurur. Kornoların da yardımcı olduğu sabah atmosferi ölümü durdurmuş, ortadan kaybolmasına neden olmuştur. İskeletler yerlerine döner; sakin ve huzurlu bir gün başlamıştır. (Süre: 7’)


  • Camille Saint-Saëns
    Introduction et Rondo Capriccioso, La minör, op.28
    I. Introduction. Andante
    II. Rondo. Allegro ma non troppo

Harika çocuk olarak yetişen, olağanüstü bir piyano ve org virtüözü olarak ün kazanan Camille Saint-Saëns, ayrıca kemana büyük ilgi duymuş; üç keman konçertosu dışında bu çalgı için romanslar, op.82 Havanaise (Habanera), op.122 Caprice Andalou (Endülüs Kaprisi) gibi eserler de bestelemiştir. Bunların içinde en çok çalınan ve sevileni op.28 Introduction et Rondo Capriccioso (Giriş ve Kaprisli Rondo) 1863’te ünlü kemancı Pablo Sarasate için, bestecinin deyimiyle “İspanyol stilinde” yazılmıştır. Aslında iki flüt, iki obua, iki klarnet, iki fagot, iki korno, iki trompet, timpani ve yaylı çalgılar orkestrası eşliğinde keman için yazılan eserde, bazen aşırı duygulu, bazen çok ateşli biçimdeki tutku ve kaprisi virtüözce kontrol altında tutmaya çalışan solo çalgıya olağanüstü güç görevler yüklenmiştir. Bu virtüöz ancak zarif kontrol, bestecinin ağır ve melankolik Giriş (Introduction: Andante) ile Kaprisli Rondo (Rondo: Allegretto ma non troppo) arasında yarattığı kontrastla daha da güzelleşir. Önce kemanın duygulu, tatlı bir girginlikle duyurduğu, sanki bir uyuşturucu etkisi veren ağır giriş, hafif pizzicato eşlikle gelişir. Zarif kadanslar birden hızlanır gibi olur. Sonra kemanın trilleri ve eşlikte beliren sert akorla la minör tonda, hafif, uçucu ve kaprisli Rondo’ya geçilir. Ana tema yine keman tarafından sergilenir ve hızlanan keman, eşlik partisini de canlandırır. Sonra staccato eşlikte, keman bu kez ağırca ve lirik yan temayı duyurur. Gelişimden sonra eşlikte yansıyan temayı keman alarak hem şiirsel hem de kıvrak bir anlatımı sürdürür. Rondo, Coda’da olağanüstü virtüöz pasajlarla canlı ve güçlü sona erer. Eserin piyano eşliğini Fransız besteci Georges Bizet düzenlemiştir. (Süre: 10’)

— İRKİN AKTÜZE


  • İdil Naz Alıcı
    Lunapark
    Rüya

Genç piyanist ve besteci İdil Naz Alıcı, flüt ve piyano için yazdığı iki parça Lunapark ve Rüya'yı 13 yaşındayken 2021 yılında besteledi. Flüt eğitimcisi ve sanatçısı olan annesine ithafen bestelediği bu eser Aralık 2022'de Viyana düzenlenen Classic Pure Vienna Uluslararası Beste Yarışması’ndaki 17 yaş altı gençler kategorisinde Grand Prix ödülüne layık görüldü. 2 Aralık 2022'de düzenlenen ödül töreni ve Gala konserinde Viyana Mozarthaus'da seslendirilen eser, Scodo Universal Edition tarafından yayımlanacak. Ayrıca Lunapark ve Rüya'nın İdil Naz Alıcı tarafından yapılmış flüt orkestrası için düzenlemesi de bulunuyor.

Yukarı