PROGRAM NOTLARI

  • Astor Piazzolla
    Adios Nonino

Nonino, Piazzolla’nın babasına taktığı isimdi. Onun ölümü üzerine Adios Nonino’yu (Elveda Nonino) orta hızda (moderato) ve 4/4’lük ölçüde bir requiem olarak 1960’ta yazmış ve ilk kez Ocak 1961’de kaydını yapmıştır. Birçok çalgıya uyarlanan bu parçanın gitar düzenlemesini de ilk kez C. Tirao gerçekleştirmiştir. (Süre: 5’)

— İRKİN AKTÜZE

  • Isaac Albéniz
    Mallorca op. 202

Dahi çocuk olarak doğan İspanyol besteci ve piyanist Isaac Albéniz (1860–1909) gençliğinde ailesiyle birlikte sıklıkla seyahat etti. Kendisinden önce gelen birçok önemli İspanyol bestecinin yaptığı gibi, Albéniz de uzun yıllar Paris'te yaşadı. Mallorca Barcarola, op. 202 eserini 1890'da Londra'da besteledi ve İngiltere'de çok beğenildi. 1890'da yine ülke genelinde uzun bir turneye çıktı.

Barcarola genellikle Venedikli gondolcuların yatıştırıcı vuruşlarıyla veya ninnilerin sallanan hareketiyle ilişkilendirilir. Fakat Albéniz'in Mallorca'sındaki Barcarola, ölen nişanlısının kaybının yasını tutan biri tarafından söylenen, özellikle Mallorca adasına has bir ağıttır.

Albéniz genellikle gitar için eser bestelemese de çoğunlukla piyano için bestelediği sayısız eseri, yazıldıktan hemen sonra gitaristler tarafından benimsendiği için o zamandan beri tüm dünyadaki klasik gitar repertuvarlarında sıkça görülüyor. (Süre: 7’)


  • Manuel de Falla
    Siete canciones populares Espoañolas
    3. Asturiana - Andante tranquillo
    1. El paño moruno - Allegretto vivace
    5. Nana - Calmo e sostenuto
    4. Jota - Allegro vivo

Endülüs doğumlu Manuel de Falla’nın flamenko ezgilerinin ritmik özelliklerini de değerlendirerek 1914’te mezzosoprano (ya da bariton) ve piyano için yazdığı 7 İspanyol Halk Şarkısı o kadar sevilmişti ki, sonradan keman, viyolonsel ve gitar düzenlemeleri yanında Luciano Berio (1978) ve Ernesto Halffter gibi müzikçiler tarafından ses ve orkestraya da uygulanmıştır. Bunlar arasında en çok çalınanı, eserin ithaf edildiği kemancı Paul Kochanski’nin (1887-1934) keman-piyano düzenlemesidir. Ancak Kochanski burada ikinci parçayı kullanmamıştır. En tipik uygulamalardan biri de ünlü gitar öğretmeni Emilio Pujol’un (1886-1980) şan ve gitar için olanıdır.

Eser özgün şekliyle ilk kez Madrid’de 14 Ocak 1915’te Luisa Vela ve piyanoda bestecinin eşliğiyle seslendirilmiştir. Notası 1922’de Paris’te Max Eschig tarafından yayınlanan eserin yazılış öyküsü de ilginçtir: Besteci La Vida Breve Operası’nın temsili için Paris’te bulunduğu sırada, opera sanatçılarından biri ilerde vereceği bir resitalde söylemeyi düşündüğü İspanyol halk ezgileri için De Falla’dan öğüt ister. Şan öğretmeni olan bir Yunanlı da, konseri için De Falla’nın Yunan halk şarkılarını armonize etmesini önerir. Falla kendi ülkesininkiler için hemen çalışmaya başlar ve Madrid’e dönmeden taslakları tamamlar. Ancak İspanya’da çeşitli düzeltmelerden sonra hazır şekle sokar.

Günlük yaşamın tipik minyatür skeçler biçiminde yansıtıldığı eser, El Paño Moruno (Magrib Kumaşı) adlı parçayla neşeli ve canlı (Allegretto vivace) tempoda başlar. Flamenko’nun tipik bir özelliğinin (3/4 ve 3/8’lik ölçülerdeki sürekli değişimin) kullanıldığı şarkıdaki sözler, aşktaki bağlılıkla ilgilidir: Lekeli bir kumaş pazarda nasıl fazla para etmezse, sadakatsız bir sevgilinin de değerinin çok olmayacağı anlatılır. Parçanın başındaki dört mezürlük bas partisi girişini De Falla, Üç Köşeli Şapka’da değirmenciyi karakterize etmek için de kullanmıştır.

Seguidilla Murciana (Murcia Seguidilla’sı) adlı 2. Şarkı 3/4’lük ölçüde, neşeli ve esprili (Allegro spiritoso) tempodadır. Bu canlı şarkı seguidilla dansının, İspanya’nın Akdeniz kıyısındaki Murcia bölgesinde oynanan türünü yansıtır.

3/4’lük ölçüde ve sakin tempodaki Asturiana, İspanya’nın kuzeyinde, Atlantik kıyısındaki Asturia bölgesine özgü hüzünlü bir ezgidir. Bu duygulu şarkıda, doğa aşığa sempati duymakta, yeşil çam ağacı onunla birlikte ağlamaktadır.

4. Şarkı Jota, 3/8’lik ölçüde, hızlı tempoda, İspanya’nın kuzey bölgesi Aragon’dan kaynaklanan, flamenko olmayan tipik bir halk dansıdır. Bir veya daha fazla çiftin yaptığı bu dansa kastanyetler eşlik eder. De Falla’nın bu jota’sının sözleri ise gençlik aşkının sabırsızlığını konu alır: İki genç sevgili aşklarını saklar, çünkü kızın annesinin başka planları vardır: “Bu konuyu konuşmadığımız için birbirimizi sevmediğimizi sanıyorlar, yüreklerimizi böyle inceliyorlar... Şimdi evinin ve pencerenin önünden uzaklaşmam gerek, yarına kadar. Annen isterse beğenmesin...” Jota canlı bir dansla açılır. Bu kez piyano, gitarı taklit eder. Ağır bölme ise romantik bir şarkıdır, aşkı simgeler. Sonra yine hızlanan dans, eşlik çalgısının sunduğu sakin bölmeyle sona erer.

5. Şarkı Nana, 2/4’lük ölçüde, zarif ve sakin, doğuya özgü, Endülüs tarzı bir ninnidir: “Tatlı uyu yavrum, sabah yıldızım” diye başlayan şarkı monoton eşlikte duyurulur.

6. Şarkı Canción (Şarkı) düzensiz 6/8’lik ölçüde, sevilen kadının aşığına ihanet ederek ona verdiği acıyı zarif biçimde anlatan bir ağıttır: “O haince bakan gözlerini yok edeceğim. Onlara bakmanın bir şey yapmayacağını düşünüyorsun, onlar beni sevmediğini söylüyor ama, önceden böyle değildi...”

Son şarkı Polo 3/8’lik ölçüde, canlı (vivo) tempoda, seguidilla’ya benzeyen, senkoplu çalınan bir Endülüs halk şarkısı türüdür. Flamenko biçiminde tutkulu bir çingene ezgisi, şarkıcıların “Ay” biçiminde haykırışlarını yansıtır. Sözleri ise aşka karşı bir lanetlemedir; aşkla acı çekmeyi öğretir: “Yüreğimde kimseye anlatmayacağım bir keder taşıyorum. Aşka ve bana bu duyguyu verenlere lanet olsun...” (Süre 11')

— İRKİN AKTÜZE


  • Enrique Granados
    Danza española op. 37 no. 5 “Andaluza”

Andaluza olarak da bilinen No. 5, Katalan dehası Enrique Granados’un bestelediği 12 Danzas Españolaolas’dan biridir. Transkripsiyon Andres Segovia tarafından yapılmıştır. İspanyol folkloru, izlenimcilik ve gizemli klasisizm özellikleri taşıyan bu eser, İspanya'nın güneyindeki Endülüs bölgesi manzarasının sıcaklığını müziğe çeviren Granados'un en ünlü parçalarından biri olarak kabul ediliyor. Piyano için bestelenen eser, Erica Piccotti ve Gian Marco Ciampa tarafından çello ve gitar için özel olarak düzenlenmiştir.


  • Astor Piazzolla
    Histoire du Tango op. 37

    Piazzolla Histoire du Tango (Tangonun Tarihi) adlı dört bölümlü eserini flüt ve gitar için 1985’li yıllarda besteledi. Arjantin tangosunun dört farklı dönemini anlatan ve gitarist Guy Lukowski’ye ithaf edilen eser ilk kez Belçika’da Liège Uluslararası Festivali’nde flütçü Marc Grauwels ile Guy Lukowski tarafından 1990 versiyonu ile seslendirildi.

    Günümüzde uluslararası bir dans olan tangonun geçirdiği evreler şöyle anlatılmakta: 1. Bölüm Bordel (Genelev) 1900: 1880’lerde Buenos Aires’in bordello’larında (genelevlerinde) şekillenmeye başlayan tangonun 1900’lerdeki şeklini anlatır. Avrupa’dan gemilerle gelen Fransız, İtalyan, İspanyol kadınlarla genellikle maceracılar ve tayfaların doldurduğu liman barlarında ve genelevlerde, yoksul semtlerde doğduğu öne sürülen tango, o yıllarda flüt, gitar ve arpla çalınıyordu; bu çalgılara daha sonra piyano ve bandoneon da eklendi. Bugünkünden daha hızlı, çok neşeli (Molto giocoso) ve şehvetli olan tarzı rağbet gördü. 2. Bölüm Café 1930: Bu yıllarda artık tango ile dans edilmemektedir. Daha romantik, melankolik, hatta ümitsizcesine bir anlam kazanmıştır. Hem de terfi etmiş, daha çok kahvehanelerde çalınmaya başlamıştır. Orkestra zenginleşmiş; iki keman, iki bandoneon, bas ve piyanodan oluşan tango orkestrası lirikleşmiş, Carlos Gardel’in (1887-1935) altın çağını yaşamasına yol açmıştır. (Süre: 10’)

    — İRKİN AKTÜZE


    • Astor Piazzolla
      Oblivion & Escualo

    Tangoyu çağdaşlaştırarak konser salonlarına taşıyan Astor Piazzolla, enerjik kadanslardan kaçınan, hüzünlü ve duygulu tangosu Oblivion’u 1984’te Fransız-Arjantin ortak filmi olan IV. Henry için vokalli olarak bestelemiştir. 1985’ten sonra Piazzolla, Milva ile Fransa’da verdiği konserlerde Oblivion’u Fransızca söz ve J’oubliais (Unuttum) başlığıyla sık sık yorumlamıştır. (Süre: 4’)

    Beşlisiyle birlikte 1988’de 16. İstanbul Festivali’ne katılan Arjantinli besteci, bandoneon ve tango ustası Piazzolla, 11 Mart 1921’de Buenos Aires’ten 400 km. uzaklıktaki sayfiye kenti Mar del Plata’da doğmuş, iki yaşındayken ailesi New York’a yerleşmiş ve 1937’ye kadar Amerika’da yaşamıştır. Sanatçının annesi terzi, babası berberdi; mahalle arkadaşı Rocky Marciano sonradan dünya ağır siklet boks şampiyonu olacak, bir grup arkadaşı Kaliforniya’da Alcatraz Hapishanesinde, bir kısmı da New York’taki Sing-Sing’te oturmak(!) zorunda kalacaktı. Ama Piazzolla müziğiyle kendisini kurtaracaktı: On yaşında tangonun en önemli çalgısı bandoneonu çok usta çalışıyla ün kazanacak; 1934’de, on üç yaşında tango şarkıcılarının kralı Carlos Gardel orkestrasında çalacak, vatanına dönüflünde ünlü besteci Ginastera ile çalışacak, bu arada kendi stilinde tango bestelemeye, düzenlemelerine başlayacaktı 1954’de eğitim için bursla Paris’e gitti, ünlü hoca Nadia Boulangerile çalıştı. Ertesi yıl Arjantin’e döndü, tangoyu monotonluktan kurtarmak için bir “Sekizli” kurdu ve kendi tango stilini kabul ettirmeyi başardı. O günlerin en ünlü iki tango topluluğu için 200’ü aşkın parça düzenledi; bestelediği oda müziği, opera, senfoni, konçerto, bale müziği ve parçalarında, yaptığı 100’ü aşkın kayıtta, konserlerinde kendine özgü stiline her zaman sadık kaldı... 6 Haziran 1992 günü Buenos Aires’te beyin kanamasından ölen ve tangoya yeni bir hava getirmesiyle seçkinleşen ve bu nedenle eski stili benimseyenlerin beğenmedikleri Piazzolla, “Tango nedir?” sorusuna şöyle cevap vermiş: “Her şey! Bir duygu, bir dans, bir ritim, bir yaflam biçimi, bir argo, bir din, bir yasa. Benim için, kesin beste formuna karşın doğaçlamaya olanak sağlayan zengin bir müzik...”

    — İRKİN AKTÜZE


    • Domenico Scarlatti
      Sonat, La Major, K209

    Scarlatti’nin 600’ü geçen sayıdaki sonatı klavsen için yazılmış olmasına karşın çağdaşlarının aksine, piyano ile yorumlanmaları bu eserlerin değerini azaltmaz. Bu arada Carl Czerny, Emil Sauer, Carl Tausig ve Hans von Bülow gibi ünlü piyanistler bu sonatların türlü düzenlemelerini yapmış, bazen ana yapıyı bozabilen, armonik, tonalite ve parti değişiklikleri de uygulamışlardır. Ancak günümüzde önce Wanda Landowska, sonra da Kirkpatrick gibi usta klavsencilerin, Vladimir Horowitz gibi ünlü piyanistlerin başlattıkları aslına sadık yorumlarla D. Scarlatti tekrar hak ettiği yere ulaşmış, aşırıya kaçmayan dinamizm, aksan, cümle işaretlerine uyan seslendirilişlerle Barok anlayışın bu en güzel örnekleri yeniden canlandırılmıştır.

    Scarlatti’nin sonatları çeşitli sistemlerle numaralanmış (Alessandro Longo= L, Ralph Kirkpatrick= K, Pestelli=P); bazen de lirik, cantabile veya dans stilinde ya da teknik problemlerin çözümünü öngören tarzda olarak sınıflandırılmıştır. Scarlatti, İtalyan klavye müziğini füg biçiminin sıkı kalıplarından kurtararak bir bakıma modern piyano stilinin temellerini de bu teknik çözümlerle kurmuştur. Bu türdeki eserlerini sonatlar, egzersizler (essercizi) ya da klavsen parçaları (Pièces pour le Clavecin) olarak adlandıran Scarlatti, aynı zamanda bu çalgının teknik çözümünü arayan ilk virtüozu da olmuştur: Ellerin geniş sıçrayışlarla ayrılması ya da çapraz biçimde çalarak etki yaratmasını da düşünerek klavyenin daha özgür olmasını sağlamıştır.

    1738’de İspanya’da yazmaya başladığı Essecizio’lar (Alıştırmalar) günümüzde sonat olarak anılan üç-beş dakikalık kısa, tek bölümlü, neşeli ya da hüzünlü zarif klavsen parçaları bugünkü piyano etüdlerinin de öncüsü olmuştur. Staccato, tril, oktav ve arpej teknikleriyle, görevli olduğu sarayda, prensesi eğitmek amacıyla uygulanan parçalarda genellikle İspanyol ruhuna özgü halk müziği özellikleri de sezilir. Scarlatti’nin bu iki bölmeli ve tek temalı sonat tipi, bazen ağır tempolu parçalarda ikinci temayı da duyurur.

    İlk kez 1739’da Madrid’de basılan sonatlar, sonra 1839’da Viyana’da Carl Czerny tarafından yayımlanmış, 1907-39 arasında Milano’da Alessandro Longo’nun kataloğunda 545 sonatlık dizi olarak düzenlenmiştir. Longo’nun “L” olarak numaraladığı sonatlar, 1935’te Ralph Kirkpatrick’in sınıflandırmasıyla (K) 555’e ulaşmıştır. (Süre: 5')

    — İRKİN AKTÜZE


    • Franz Liszt
      Le Rossignol, S.250/1

    Liszt, Mélodies (2) Russes eserini oluşturmak için 1842'de Le Rossignol ve Chanson Bohémienne isimli iki piyano transkripsiyonu yaptı. İlki Alexander Alabieff'in bir şarkısına, ikincisi ise Piotr Bulakhov'un bir şarkısından esinlenilmişti. Liszt, aynı yıl piyano için bir başka versiyon daha yazdı ve eserlerin bugün bilindiği şekliyle daha tanıdık versiyonlarını üretti. Ne yazık ki her ikisi de hak ettiği değeri görememiştir. Ancak Le Rossignol bir zamanlar oldukça yaygın bir şekilde icra edilmiş olsa da günümüzde tekrar popüler olması gereken bir eserdir. Beste, tiz tonlarda nazik ve sessizce başlar. Eserin temasında, Liszt'in kendine has tarzıyla sıcak, şarkılı ve zengin Romantizm bir yaratım bulunur. Orta bölüme gelindiğinde, Macar Rapsodilerinin hafifliğini ve egzotizmini anımsatan ana melodinin canlı bir versiyonu esere eğlenceli bir hava katar. Melodinin daha sonra yavaşlamasıyla eser kasvetli ve karanlık bir hâl alır. Yaklaşık beş dakika süren eserin sonu hızlı bir şekilde tamamlanır. Güneş Hızlılar’ın seslendirdiği Le Rossignol, Henriette Renié'nin arp uyarlamasıdır. (Süre: 5')


    • Avner Dorman
      Arp Süiti

    “2020 yılında İsrail'deki Uluslararası Arp Yarışması için Arp Süiti’ni besteledim. Üç bölümlü eserdeki her bir bölüm, enstrümanın farklı yönlerini vurgulayarak, arpın çok yönlülüğünü ve teknik yeteneklerini sergiliyor.

    İlk bölüm olan Prelüd, arp çalmanın el tekniğine odaklanıyor. Eser, hiçbir pedal çevirme olmaksızın barok bir motifle başlar. Harmonik ilerleme dörtlüdür ve parçaya modern bir dokunuş ekleyerek benzersiz bir yapı oluşturmak için Markov Zincirleri kullanılarak oluşturulmuştur.

    İkinci bölüm olan Doğaçlama, piyanist Bill Evans'ı anımsatan bir Caz solosu tarzındadır. Bölüm, icracının arpın kromatik olanaklarını keşfetmesine izin veren çok sayıda pedal değişikliği kullanır. Bu kısım, arpın doğaçlama ve ifade özelliklerini sergileyerek, enstrümanın farklı müzik türlerinde çok yönlülüğünü gösteriyor.

    Son bölüm olan Dans ise 7/8 ölçüde olup hem el hem de ayak tekniklerini birleştirir. İlk iki bölümün teknik açıdan bir toplamı olarak görülebilecek Dans, diğerlerine göre daha neşeli ve coşkuludur. Son bölüm, arp sanatçısının ustalığını sergilemeye izin vererek süiti canlı bir şekilde sonlandırıyor. ” (Süre: 7')

    -— AVNER DORMAN


    • André Caplet
      Deux Divertissement a la Française & a l'Espagnol

    Claude Debussy ve André Caplet'in birlikte çektirdikleri bir son derece anlamlı bir fotoğraf vardır. Fransız besteci Debussy, Caplet'e çok şey borçluydu. Ne de olsa Le Martyre du Saint Sébastian, La Boîte À Joujoux ve Children's Corner gibi çeşitli bestelerin orkestrasyonuna yardımcı oldu. Paris ve Boston'da şef olarak çalışan Caplet, Le Martyre du Saint-Sébastian'ın prömiyerini de yönetti.

    Aslında ilk başta, Caplet özerk bir besteci olarak tarihte önemli bir rol oynayacakmış gibi görünüyordu. 1901'de Maurice Ravel'i geride bırakarak Prix de Rome'u kazandı. Müzik tarihinde önemli bir yere sahip olmasını sağlayabilecek sayısız şarkı besteledi. Ne yazık ki kaderinde yoktu. 1. Dünya Savaşı sırasında bir gaz saldırısına yakalanması ciğerlerinde kalıcı hasara neden oldu. 22 Nisan 1925'te henüz 46 yaşındayken gerçekleşen erken ölümünün nedeni de muhtemelen buydu.

    Arp için bestelediği iki beste Deux Divertissement a la Française & a l'Espagnol, Caplet'in mütevazı yaratıcılığını gösteriyor. Divertissements ("à la française" ve "à l'espagnole") toplamda yaklaşık on dakika sürer. Özellikle ikincisi, orijinal bir fikre dayanıyor. Çünkü İspanyol tarzından esinlenilmesini bekleyen müzikseverler hayal kırıklığına uğrayacaktır. Caplet, sadece ara sıra tematik veya ritmik bir şekilde (ayağı yere vurmayı akla getiren) gizemli ve biraz da kasvetli bir atmosfer uyandırarak İspanya'ya atıflarda bulunur. Birinci parça a la Française ikinciye kıyasla daha eğlenceli olup virtüözlük becerileri getirir. İki eserde, arp sanatçısı Micheline Kahn'a ithaf edilmiştir. (Süre: 11')


    • Marcel Grandjany
      Rhapsodie

    “Rhapsodie, 1923'te Grandjany'nin öğretmeni ve ömür boyu akıl hocalığını yapan Henriette Renié için bestelenmiştir. Grandjany o yıllarda Londra ve New York'ta konserler veriyordu. Bu eseri de resitallerinde açılış müziği olarak kullanıyordu. Teknik açıdan bakılacak olunursa, rapsodiler tek bölümden oluşur ve düzensiz bir formuna sahiptir. Eser, kendi içinde birbiriyle zıt özellikler taşıyan fakat bir doğaçlama gibi serbestçe akan kısımlardan meydana gelir. Rhapsodie pour la Harpe'nin melodik altyapısı bir Gregoryen ilahisi olan Salve Festa'dan gelir. İlahinin adı Heil Şenlik Günü olarak tercüme edilebilir. kullanılır.

    El yazması Trent tr91'den transkripsiyonu yapılan Venantius Fortunatus'un ilahisi Paskalya ayinlerinde kullanılır.” (Süre: 8’)​​

    — GÜNEŞ HIZLILAR


    • Johann Sebastian Bach
      İtalyan Konçertosu, Fa Majör, BWV 971
      1. Ohne Satzbezeichnung
      3. Presto

    Fa Majör İtalyan Konçertosu, Bach’ın 1735’te, Nürnberg Paskalya Mes’i nedeniyle yayımlanan Clavier Übung’un (Klavye Etüdleri) 2. Kitabı’nda şu başlıkla yer alır: “İtalyan zevkine göre Konçerto. Müzikseverlerin ruhlarını tazelemek için bestelenmiştir”. Eser, adı gibi orkestra için olmayıp klavyeli solo çalgı için yazılmıştır. Günümüzde en tanınan ve sevilen klavyeli çalgı eserlerinden biri olan İtalyan Konçertosu, form mükemmelliği ve parlaklığıyla büyük usta Bach’ın İtalyan konçerto stiline, Alman kontrpuan yapısını yitirmeden uyumunu sergiler. Bach, orkestra eşliğindeki solo çalgılı konçerto tarzını göz önüne alarak, solo bölümünü de kuvvetli (forte) olarak uygulamış, böylece eserde belirgin bir karşıtlık yaratmıştır.

    1. Bölüm, orjinalde başlıksız bırakılmıştır ancak genellikle çabuk (Allegro), bazen de daha ılımlı çabuk (Allegro moderato) tempoda çalınır. 2/4’lük ölçüde ve Fa Majör tonda olan bölüm hemen, belirgin temayla başlar. 16’lık notalarla, güçlü bas eşliğiyle gelişir. Gecikmiş bir kadanstan sonra lirik ve akıcı ikinci tema, bir solo gibi sergilenir. Özgürce genişletilen bir tekrardan ve ton değişimlerinden sonra üçüncü tema trillerle süslenerek yansıtılır. Giriş temasının yine belirmesiyle oluşan uzun geliştirimde (developpement), her üç tema akıcı ve konçertant şekilde duyurulur... Yine Fa Majör tonda başlayan 3. Bölüm, çok hızlı (Presto) tempoda, 4/4’lük ölçüdedir. Belirgin aksanlı, güçlü (forte) oktavlı sıçrayışlarla giren birinci temayla bağlı yapıda hafif (piano) duyurulan ikinci tema, yine ilk bölümdekine benzer değişimlerle birbiri içinde sergilenir. Bu piano-forte ilişkilerinin tüm özelliklerini duyurabilmenin güçlüklerini içeren Presto, Bach’ın ustalığını da göstererek sona ulaşır. (Süre: 8')

    — İRKİN AKTÜZE


    • Thierry Escaich
      Tango Virtuoso

    Fransız besteci ve org sanatçısı Thierry Escaich’in eserleri arasında büyük orkestralar için besteler, oda müziği, solo eserler, vokal müziği, sahne müziği ve film müziği bulunuyor. Saksofon dörtlüsü için yazdığı Tango Virtuoso eseri, tangonun tipik unsurlarını ve soprano saksofonda ustalık gerektiren bir bölümü bir araya getiriyor. (Süre: 6')


    • Eugène Bozza
      Andante et Scherzo

    Ünlü Fransız besteci Eugène Bozza tüm dünyada seslendirilen saksofon besteleriyle tanınıyor. Andante et Scherzo eseri Quatuor de Saxophones de Paris'e adanmıştır. İlk bölüm Andante, dörtlüdeki her saksofonu bir solo öne çıkaran yapısıyla parlak ve romantik bir tondadır. İkinci bölüm olan Scherzo’da beste, dört müzisyenin mükemmel tekniğini gerektiren ritmik bir oda müziğine dönüşüyor. (Süre: 9')


    • Guillermo Lago
      Ciudades (Addis Ababa, Sarajevo, Cordoba)

    Guillermo Lago, Hollandalı saksofoncu Willem van Merwijk'in takma adıdır. Aurelia Saksofon Dörtlüsü'nün kurucusu günümüzde daha çok besteci kimliğiyle ön plana çıkıyor. Ciudades (Şehirler), besteci için özel anlamları olan şehirlere adanmıştır. Addis Ababa, Etiyopya başkentinin enerjik bir yansımasıyken Saraybosna, Lago'nun Bosna Hersek'teki arkadaşlarına ithaf edilmiştir. Besteci ülkedeki iç savaşın ardından gelecek nesillere müziği taşımak için oradaki müzik akademisinin kuruluşuna destek olmuştur. Son olarak Córdoba, Lago'nun Avrupa'nın güneyinde arkadaşlarıyla yeni maceralar yaşayarak seyahat ettiği İspanya’nın Endülüs bölgesindeki kasabayı tasvir ediyor. (Süre: 10')


    • Gerald Preinfalk
      Twintango

    Gerald Preinfalk, Avusturyalı bir saksofoncu ve bestecidir. Ünlü Klangforum Wien Topluluğu’nun bir üyesidir ve Graz Müzik Üniversitesi'nde klasik saksafon profesörlüğünü sürdürüyor. Twintango parçası çocuklarına ithaf edilmiş ve farklı müzik tarzlarını içeriyor. Beste, özellikle ikizleri anımsatmak için iki saksofonun birbiriyle iletişimi ve enstrümanlar arası bir diyalogdan oluşuyor. Ayrıca, 10/8 ve 9/8 ölçülerinde, bir doğaçlama da dahil olmak üzere caz ve çağdaş müzikten esinlenen hareketli bir tangoya dönüşüyor. Twintango, her saksofoncuya kendini ifade etme özgürlüğü veren güçlü ve renkli bir beste olma özelliği taşıyor. (Süre: 6')


    • Franz Liszt
      Macar Rapsodisi no. 6, Re bemol Majör

    Re bemol majör tonundaki eser, Franz Liszt’in bestelediği 19 Macar Rapsodisinin altıncısıdır. No. 6, Appony Kontu Antoine'a ithaf edilmiştir ve diğer birçok rapsodi gibi Lassan ve Friska formundadır. Eser daha sonra orkestra için düzenlenmiştir.

    Rapsodinin Tempo Giusto isimli ilk bölümü, piyanistin sol elinin Re bemol majör gamdaki akorlardan oluşan sabit bir bas melodisini çaldığı bir giriştir. Melodinin ölçülerin üzerine bindirilmesinden dolayı eser 2/4’lük bir ritimdeymiş gibi duyulmaz. Bunun nedeni, bu ölçü söz konusu olduğunda diğer birçok bestecisinin aksine, Liszt'in parçanın ilk akorunu ölçünün ilk vuruşu olarak başlatmamış olmasıdır. İlk bölümün melodisi oldukça tekrarlayıcı, çoğunlukla siyah tuşların kullanıldığı uzun bir kadans ile bitiyor. İkinci kısım olan presto Do diyez majördür. Bu kısım bir modülasyon değil, önceki Re bemolünün enharmonik bir versiyonudur ve Si bemol minörde Lassan'a geçiş yapan canlı bir ritme sahiptir. Lassan doğaçlama bir ritim gibi yavaş yavaş çalınır ve büyük bir kadans ile tamamlanarak, Friska'ya (Allegro) geçilir. Si bemol majördeki Friska’da Fa, Sol, La, Si bemol, Do, Re ve Mi bemol kullanılır. Melodi yarım dörtlüklerde çalınır ve müzisyenin oktavlarda hızlı hareket etmesini gerektirdiği için bu kısmın icrası oldukça zordur. Aynı kalan bas melodisini güçlü dörtlü ritimde bu hızla temiz çalabilmek gerçek bir ustalık gerektirir.

    Parçanın son bölümü, zıt yönde hareket eden oktavlardaki kromatik dizilerle ve görkemli Si bemol majör akorlarıyla sona erer. Eser, geleneksel Roman müziği gamını kullanmasından dolayı oldukça canlı bir havaya sahiptir. (Süre: 6’)


    • Béla Bartók
      Romen Halk Dansları, SZ. 56, BB 68
       I. Jocul a bata (Sopa dansı)
       II. Braul (Kemer dansı)
      III. Pe Loc (Yere vuruş dansı)
      IV. Buciumeana (Bucak tulum dansı)
      V. Poarga Romaneasca (Romanya polkası)
      VI. Maruntel (Hızlı dans)

    Zoltan Kodaly ile Macar ve Adnan Saygun ile Türk halk müzikleri üzerine çalışmalar yapan Béla Bartók, 1915 yılında piyano için yazdığı Romanya Halk Dansları (SZ 56) beğenilince, 1917’de bunları orkestra için düzenlemiştir. Eser bu şekliyle ilk kez 11 Şubat 1918’de E. Lichtenberg yönetiminde Budapeşte’de seslendirilmiştir. Bu dansların keman-piyano düzenlemesi ise ünlü Macar kemancı Zoltan Szekely tarafından yapılmıştır. Birbirine bağlı olarak çalınan altı Romanya Halk Dansı’ndan oluşan eserin 1. Dansı, 2/4’lük ölçüde, elde tahta sopalarla, ağır tempoda dans edilen ve Mezöszabad’tan kaynaklanan Sopa Dansı’dır... 2. Dans (Braul), Romanyalıların ataları sayılan, çobanlıkla geçinen ve Karpatlarda yaşayan Valakların (Eflak) kuşaklarla yaptıkları ince figürlü, hızlı tempolu ve Egres’ten kaynaklanan 2/4’lük ölçüdeki Kemer Dansı’dır... Pe Loc adlı 3. Dans yine 2/4’lük ölçüde, yerinden kımıldamadan, ayaklarla yere vurarak yapılan oldukça güç bir Egres Dansı’dır; ezgi monoton eşlikte armonik seslerle sunulur... Buciumeana başlıklı ve 3/4’lük ölçüdeki Bucak (Bisztra) bölgesinden olan 4. Dans, ağır tempoda ve duygulu bir tulum (gayda) havasını yansıtır... 5. Dans, Belenyes’ten kaynaklanan ünlü bir Romanya Polkası’dır (Poarga Romaneasca)... Yine hızlı tempoda, 2/4’lük ölçüdeki son dans Nyagra bölgesinden bir Maruntel’dir ve coşkulu bir finalle eseri sona erdirir. (Süre: 6’)

    — İRKİN AKTÜZE


    • Joseph Haydn
      Gypsy Rondo, Sol Majör, Hob. XV/25

    Joseph Haydn'ın Sol majör Piyano Üçlüsü No. 39, Hob. XV/25, Avusturyalı bestecinin 1795'te Londra'ya yaptığı ikinci seyahatinin son haftalarında yazarak, arkadaşı Rebecca Schroeter'e ithaf ettiği üç setten biridir. Haydn'ın en meşhur piyano üçlüsü olma özelliğini taşıyan ve Macar tarzındaki Rondo finali nedeniyle bazen "Gypsy Rondo" olarak da anılıyor. Andante, Poco adagio ve Rondo all'Ongarese olmak üzere üç bölümden oluşuyor. 1795'te Londra’da prömiyer yapan eser, daha sonra Kıta Avrupası’nda da oldukça popüler oldu.

    Eserin bestelendiği dönemde piyanonun yaylı oda müziğinde yer alması farklı karşılanıyordu. Örneğin, yaylı çalgılar dörtlüsü uzmanlar, piyanolu sonatlar ve üçlüler ise kültürlü amatörler için olduğunu kabul gören bir anlayış vardı. Bu düşünce yapısı, parçalar arasındaki dengesizliklerden kaynaklanıyordu. Piyano açıkça ve tutarlı bir şekilde baskın enstrümandı ve Haydn'ın İngiliz yayıncıları, onun piyano üçlülerini "keman ve viyolonsel eşliğinde piyano için sonatlar" olarak bile tanımlamışlardı. Bu tip dokular bu eserde baskın olarak çıkıyor.

    Bu üçlüdeki en önemli bölüm elbette Rondo a l'Ongarese finalidir ve önceki ikisi bizi bu bölüme hazırlar. Andante açılışı, Haydn'ın "ikili" varyasyon biçiminde her bir ana varyasyonu küçük bir varyasyonla değiştiren bir tema ve varyasyonlardır. Dördüncü varyasyon, kemana kendisini göstermesi için mükemmel bir fırsat verir.

    Poco adagio bölümünde Haydn, Mi majörün biraz alışılmadık tonunu seçer. Bu çok parçalı formda, piyano ve keman tarafından paylaşılan hoş ve akıcı bir melodi, piyanodaki dalgalı üçlü hareketle destekler.

    Haydn'ın eserinde, muhtemelen Esterháza sarayı çevresinde veya Viyana'da duyduğu birkaç melodiden de esinlenmiştir. Bu melodiler, Avusturyalı süvariler tarafından genç Macar köylülerinin dikkatini çekmek için kullanılan Verbunkos adı verilen askere alma danslarıydı. 18. yüzyılda bu tür askeri birlikler etrafta yaygın bir şekilde görülür ve çalıştırdıkları Roman bandoları gittikleri her yerde çarpıcı bir müzikal izlenim bırakırlardı. Bir halk müziği aşığı olan Haydn, bu fırsatı, müziğine Verbunkos etkisini katmak için kullandı. Böylece zaman zaman kemanı serbest bırakarak çingenelere özgü sol el pizzicato gibi alışılmadık efektler kullandı. (Süre: 3’)


    • Franz Liszt & Pablo de Sarasate
      Potpuri (Liebestraum, Macar Fantezisi, Macar Rapsodisi no. 2, Zigeunerweisen)

    Çingene ve Macar müziğinin Liszt ve Sarasate üzerinde de büyük etkisi oldu. 19. yüzyılın Macar ve Macar-Çingene motiflerine dayanan meşhur eserlerinden oluşan potpuri konserde doğaçlama olarak icra ediliyor. (Süre: 8’)


    • Giacomo Puccini
      Lauretta’nın Aryası
      (Düz. Arr. János Balázs)

    Puccini’nin Metropolitan Operası için, Dante’nin ilahi Komedya’sından esinle G. Farzano’nun yazdığı libretto üzerine bestelediği bu eser ilk kez 14 Aralık 1914’te sahnelenmiştir. Floransa’da 1299 yılında geçen operanın konusu, kentin zengininin mirasını manastıra bırakmasının akrabalarını kızdırmasıdır. Köylü kurnazı G. Schicchi’nin (bariton) çare bulma önerisi de reddedilmiştir; ancak zenginin yeğeni Rinucci (tenor), Schicchi’nin kızı Lauretta (soprano) ile evlenemeyecektir. Buna çok üzülen ama babasının zekâsından emin olan Lauretta gözyaşları içinde babasına, operanın en ünlü aryası ile zarif tarzda yalvarır: O mio babbino caro (Ah benim sevgili babacığım). Yumuşayan Schicchi zengin ölünün kimliğine geçerek durumu çözecek, yaralı olduğundan, onu cehenneme götürebilecek bu suçun bağışlanması gerekecektir. (Süre: 3’)

    — İRKİN AKTÜZE


    • Manuel Ponce
      Estrellita
      (Düz. Arr. János Balázs)

    Olağanüstü bir akademisyen ve eğitimci olan Manuel Ponce (1882-1948), aynı zamanda 20. yüzyılın en ünlü Meksikalı müzisyenlerinden biriydi. Geleneksel Meksika müziğini konser salonlarına taşıyan bir besteci olarak büyük katkılarda bulundu. Piyano, oda müziği ve orkestra için eserler besteledi. Etkileyici gitar besteleri, halk müziği düzenlemeleri ve birçok orijinal eser üretti. En meşhur bestesi 1912’de yazdığı, küçük yıldız anlamına gelen Estrellita’dır. Tiz notalara büyüleyici atlayışlara ve tatlı melodilere sahip eser, tüm ses aralıklarına hitap etmekle birlikte en çok lirik sopranolar tarafından seslendirildi.


    • Johannes Brahms
      Macar Dansı no. 5, Sol minör
      (Düz. Arr. György Cziffra & János Balázs)

    Macar Dansı No.5 belki de Brahms’ın tüm dansları arasında en popüler olanıdır. Orkestra düzenlemesi Sol minör tonda olan bu dans, çigan kemancı Kéler-Bela’nın Bartfai Emlek (Bartfai Anısı) adlı, A-B-A kalıbındaki üç bölmeli çardaşı üzerine yazılmıştır. 2/4 ölçüde güçlü vurgulamalarla gelişen canlı (Allegro) ritimli ilk bölmeyi, Majör tona dönüşen çok canlı (Vivace) bölme, parlak ve rubatolu biçimde izler.

    — İRKİN AKTÜZE


    • Richard Strauss
      Reminiscence Örneklemeleri

    János Balázs'ın Strauss'un en ünlü valslerinden oluşan bu transkripsiyonu, Uluslararası CD Grand Prix ödüllü ImprovisArt albümünde yer aldı. Transkripsiyon, Liszt ve Cziffra'nın müzikal anlayışını ve klasik müzikte doğaçlama açısından önemli bir yere sahiptir. (Süre: 6’)

Yukarı