PROGRAM NOTLARI
- Miklós Rózsa
İki keman için Sonat, Op.15
I. Allegro risoluto
II. Lento assai
Miklós Rózsa’nın Macar kökenlerini yansıtan, melodik ve ritmik öğelerle zenginleştirilmiş eseri, üç bölümden oluşuyor. 1. Bölüm, Allegro risoluto, canlı ve kararlı bir tempoyla başlar. Kemanlar arasındaki diyaloglar, eserin enerjik ve cesur karakterini vurgular. 2. Bölüm, Lento assai, yavaş tempoludur, duygusal derinliğiyle dikkat çeker. Kemanların uyumu, eserin melankolik havasını pekiştirir. Bu konserin programında yer almayan 3. Bölüm, Vivo e giocoso,hızlı bir tempoya sahiptir. Rózsa’nın Macar halk müziği etkilerini yansıtan bu final bölümü, eserin enerjik ve neşeli karakterini tamamlar. (Süre: 12’)
- Henryk Wieniawski
İki keman için Etüdler-Kaprisler No.1, Op.18
19. yüzyılın en tanınmış kemancılarından olan Polonyalı Henryk Wieniawski önemli müzik merkezlerinde çok başarılı konserler vermiş, keman eğitiminde Paganini Kaprisleri’nden hemen sonra gelen ünlü Etüdler-Kaprisler’den başka iki keman konçertosu da yazmıştır. Kemandaki teknik mükemmelliğinin yanında romantik formdaki Slav renkleriyle süslediği eserleri ona ayrıca ün kazandırmıştır.
1862’de Anton Rubinstein’in yönetiminde açılan St. Petersburg Konservatuvarı’nda, o yıllarda zaten Rus Müzik Derneği’nde gönüllü olarak ders veren Wieniawski keman sınıfını üstlendi. 1865’te, ileride Rus müzik yaşamında önem kazanacak olan ilk üç öğrencisi de mezun oldu. Vasiliy Bessel’in anılarında pek de iyi bir hoca olmadığı anlatılan, İngiliz eşi ve iki çocuğuyla konser turnelerini sürdüren Wieniawski, her yıl mayıs ve haziran aylarında Fransa, Hollanda, Danimarka ve Belçika’da çalıyor; Ren kıyısındaki sayfiye kentlerinde sosyetenin yıldızı olarak konserler veriyordu.
Henryk Wieniawski’nin Etüdler-Kaprisler Op.18’i, aslında ikinci bir kemanın eşlik ettiği virtüöz keman kaprisleri olarak kaleme alınmıştı. Ne var ki bu eşlik bölümü yalnızca küçük, ikincil bir role sahiptir: Hatta, solo çalgının virtüöz figürlerinin temanın ana hatları etrafında döndüğü bu bölümde eşlikten vazgeçilebilir, müziğin bütünlüğüne de hiçbir zarar gelmez. Bu nedenle pratikte Etüdler-Kaprisler Op.18 neredeyse her zaman solo eserler olarak icra edilir; örneğin Uluslararası Henryk Wieniawski Keman Yarışması programında da bu şekilde yer alır. Ancak her iki bölümde yer alan malzeme, bazı kemancıları ve öğretmenleri, aynı düzeyde enstrüman becerisine sahip iki müzisyen için iki eşit parti ortaya çıkaracak şekilde eser üzerinde yeniden düzenleme yapmaya yöneltmiştir. (Süre: 4’)
— İRKİN AKTÜZE
— IRENA DUBISKA, EUGENIA UMIŃSKA
20. yüzyılda yaşamış polonyalı keman sanatçıları
- Romuald Twardowski
İki keman için Sonatin
I. Con moto
II. Adagio
III. Allegro giocoso
1930–2024 yılları arasında yaşamış Polonyalı besteci Twardowski’nin 1993 yılında iki keman için yazdığı bu zarif düet üç bölümden oluşur: Hareketli ve akıcı bir giriş niteliğindeki Con moto, duygusal derinlik taşıyan Adagio, ardından coşkulu bir kapanış sunan Allegro giocoso. İki keman arasında ustaca paylaşılmış melodik ve eşlik partileri, enstrüman üzerindeki teknik hâkimiyet kadar, müzisyenlerin birbirlerini dinleyerek birlikte çalmalarının inceliklerini de ön plana çıkarır. Hem ileri düzey öğrenciler hem de profesyoneller için ideal bir konser ve yarışma repertuvarı özelliği taşır. (Süre: 5’ 46’’)
- Romuald Twardowski
İki keman için Polonya Fantezisi
Twardowski’nin 1982’de bestelediği Polonya Fantezisi, iki keman için yazılmış tek bölümlük, özgür formda bir eserdir. Folklorik izler taşıyan ve ustalık gerektiren yapısı, eseri icra eden her iki keman sanatçısına da teknik becerilerini sergileme fırsatı sunar. Dinamik anlatımı ise izleyiciyi ritmik enerjiyle dolu etkileyici bir müzik yolculuğuna davet eder. (Süre: 5’)
- Antonio Vivaldi (düz. Christoph Dingler)
Keman Konçertosu No.2, Sol minör, Op.8, RV 315 “Dört Mevsim”: Yaz
I. Allegro non molto
II. Adagio
III. Presto
Vivaldi’nin bestelediği yüzlerce konçerto arasında Mevsimler başlıklı solo keman ve yaylı çalgılar için konçertoların özel bir yeri olmasına bir neden de eserin dört mevsimi tasvir etmesine karşın, tümüyle bahar havasını yansıtmasıdır. Vivaldi eserine açıklayıcı olarak Bahar, Yaz, Sonbahar ve Kış başlıklı dört de sone eklemiştir. Böylece müzik tarihinde ilk kez programlı eser yaratan da o olmuştur. Bestecinin yazdığı sanılan bu soneler, eserin 1725’te Amsterdam’da Le Cène yayınevince basılan ilk kopyalarında yer almıştır. Op.8 olarak numaralanan ve “İl cimento dell’armonia e dell’inventione” (Armoni ve buluşun denemesi) başlığını taşıyan 12 konçertonun ilk dördü olan Mevsimler’in her konçertosu da bu sonelerle ilişkilidir. Hatta Vivaldi, bunu kesinleştirmek amacıyla, her soneyi harflerle işaretlemiş ve bunu partisyonun üzerine işlemiştir. Tonalite konusunda da dikkatli davranmış, her mevsimi kendine uygun tonalitelerde değerlendirmiştir. Bu konser programında yer alan 2. Konçerto Yaz’da kullanılan Sol minör tonalite, bu mevsimin boğucu sıcağını belirtmek için seçilmiştir. Sıcağı anlatan ağır girişle, 3/8’lik ölçüde başlayan ilk bölümde (Allegro non molto) dört tutti ve üç solo pasaj vardır: İlk solo guguk kuşunu, onu izleyen tuttiler kumru ve sakanın ötüşünü, son tutti ise havanın aniden değişerek kötüleşmesini yansıtır. Sonenin sözleri şöyledir: “Yakıcı yaz sıcağında çoban ve sürü kavrulur; çamlar tutuşur gibidir. Guguk kuşunun çağrısını kumru ve saka cevaplar. Hafifçe esen meltemle poyraz birden yarışır. Küçük çoban, şiddetlenen rüzgârdan korkarak ağlar; sürünün geleceği tehlikededir.” 2. Bölüm 4/4’lük ölçüdeki Adagio’da ise solo keman, yaklaşan fırtınadan dolayı çobanın endişesini melankolik biçimde anlatır. Yaz’ın son bölümü 3/4’lük ölçüdeki çok hızlı tempoda, Presto’da fırtına patlamıştır: “Korkuları doğru çıkmıştır: Gök gürlemekte, şimşekler çakmakta, yağan dolu ürünü, gururlu buğday başaklarını kırmaktadır.” (Süre: 10’)
— İRKİN AKTÜZE
- Aleksey Igudesman
Danny Boy
Morrison’s Jig
Irish Stew in the Morning
Sadece keman virtüözü değil, aynı zamanda çokyönlü ve üretken bir besteci olan Aleksey Igudesman’ın eserleri bugüne kadar Şikago Senfoni Orkestrası, Seattle Senfoni Orkestrası, Los Angeles Filarmoni Orkestrası, Londra Filarmoni Orkestrası, Kopenhag Filarmoni Orkestrası, Viyana Senfoni Orkestrası gibi dünya çapında pek çok saygın topluluk tarafından seslendirildi. Sanatçının Celtic & More albümünde yer alan Danny Boy, Morrison’s Jig ve Irish Stew in the Morning adlı parçalar ise, geleneksel Kelt müziği temalarını modern bir yorumla sunan, iki keman için düzenlenmiş oda müziği eserleridir. (Süre: 6’)
- Fritz Kreisler
Liebesfreud
Liebesfreud, Viyana salon müziği geleneğinin zarif bir örneğidir; teknik ve müzikal açıdan da keman repertuvarının önemli bir parçasıdır. Kreisler’in 1905 yılında yayımlanan ve Alt-Wiener Tanzweisen adlı üçlü eserinin ilk parçası olan ve başlangıçta keman ve piyano için bestelenen Liebesfreud, keman repertuvarının vazgeçilmez eserlerinden biri hâline gelmiştir. (Süre: 3’ 31’’)
- George Gershwin
Songbook
1930’ların başında Songbook’u derleyen Gershwin (1898–1937), o güne dek bestelediği yüzlerce parça arasından en sevdiği 18 şarkıyı seçti ve bu eserlerin yalnızca piyano için düzenlemelerini yaptı. Bu transkripsiyonlar, onun klasik ve popüler müzik alanındaki piyano geleneğini –Rachmaninoff’tan Zez Confrey’e uzanan geniş bir yelpazeyi– yansıtan izler taşır. Caz ve ragtime gibi türlerin kendine has armonileri bu şarkılara damgasını vursa da, Gershwin’in besteleri ilk günden bu yana ulusal ve kültürel sınırları aşarak müziğin ve melodinin değerini bilen herkesin kalbini kazanmayı başardı.
Gershwin’in Amerikan popüler müziğine yaptığı katkılar bugün hâlâ Songbook for Piano albümündeki The Man I Love, Fascinating Rhythm, Swanee, Do It Again ve I Got Rhythm gibi şarkılarla varlığını sürdürüyor. (Süre: 4’ 10’’)
- Ludwig van Beethoven (düz. Johanna Gossner)
Eliza 1900
Beethoven, Für Elise’yi (Eliza için) 1810 yılında bestelemiş olsa da eser yaşamı boyunca yayımlanmadı. Parça, Beethoven’ın ölümünden neredeyse kırk yıl sonra, 1867’de müzikolog Ludwig Nohl tarafından gün yüzüne çıkarıldı. Akıcı melodisi ve arpejlerle süslenmiş sol el eşliğiyle dikkat çeken eser, ayırt edici kromatik bir trill ile başlar ve bu açılış, klasik müzik tarihinin en tanınan girişlerinden biri olarak kabul edilir. Beethoven’ın molto grazioso (son derece zarifçe) ifadesi, icracıyı eseri zarafet ve duyguyla yorumlamaya davet eder. A bölümünün tekrarlayan yapısı, B ve C bölümlerinde dinamik karşıtlıklar ve nüanslı ifadelerle yorum zenginliğine alan açar. Özellikle C bölümündeki kadans benzeri pasaj, hem teknik beceriyi hem de duygusal derinliği ortaya koymak için eşsiz bir fırsat sunar. (Süre: 3’ 36’’)
- Nino Rota
Speak Softly, Love
Nino Rota, Love Theme (Aşk Teması) adlı unutulmaz enstrümantal eserini Francis Ford Coppola’nın 1972 tarihli The Godfather (Baba) filmi için besteledi. Parça daha sonra Larry Kusik’in yazdığı İngilizce sözlerle Speak Softly, Love adlı şarkıya dönüştürüldü. Zengin orkestral dokusu ve romantik melodisiyle öne çıkan eser, genellikle 3/4’lük ölçüde icra edilir; bu da parçaya vals benzeri bir hava kazandırır. Eserin tonu çoğunlukla A minör olarak tercih edilir ve temposu düzenlemeye bağlı olarak değişkenlik gösterir. Film müziği dünyasında bir klasik hâline gelen Love Theme’in aşk, sadakat ve trajedi temalarını çağrıştıran melodisi, filmin anlatısıyla kusursuz bir uyum yakalar. (Süre: 3’ 22’’)
- Kurt Weill
Youkali
Müzikli tiyatro, opera ve konser müziğine yenilikçi katkılarıyla tanınan Alman besteci Kurt Weill (1900–1950), 1920’lerde ülkesinde şair, oyun yazarı, tiyatro kuramcısı Bertolt Brecht ile yaptığı çalışmalarla ve aynı zamanda klasik müziği caz, kabare ve politik temalarla harmanladığı eserleriyle ün yaptı. 1933’te Nazi Almanya’sından kaçtıktan sonra iki yıl Paris’te sürgün hayatı yaşayan Weill, daha sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşerek burada Broadway için eserler bestelemeye devam etti. Youkali, Paris’te 2. Dünya Savaşı sırasında prömiyeri yapılan operası Marie Galante’den melankolik bir şarkıdır. Eser, diğer operaları kadar büyük başarı yakalayamasa da içinden bazı parçalar zamana meydan okumuştur. Youkali’de “aşkın karşılıklı olduğu” ve “tüm üzüntülerin geride kaldığı” hayali bir yerin özlemi duyulur. 20. yüzyıl müzik tarihinde şanson ve caz standartları arasında kendine yer bulan eser; tiyatro, sinema ve konser repertuvarlarında varlığını sürdürüyor. (Süre: 6’ 24’’)
- Mordechai Gebirtig
Moin Yankele
Polonyalı şair, şarkıcı ve besteci Mordechai Gebirtig (1877–1942), ilk ulusal ününü 1920’de, Folkstimlech (Yidiş: Folk) başlığı altında 20 şiirden oluşan açıklamalı derlemesi yayımlandığında yakaladı. 1938’de, Przytyk’teki bir Yahudi karşıtı pogromun ortasında, muhtemelen en ünlü eserini yazdı: ss’brennt (yanıyor). Bu eser, aynı zamanda undser shtetl brent (bizim kasaba yanıyor) adıyla da anılır oldu ve Kraków’daki Yahudi gençliğinin Nazi rejimine karşı başkaldırısının bir simgesi hâline geldi. Haziran 1942’de ünlü Kraków Gettosu ayaklanmasında vurularak öldürülen Gebirtig’in şiirleri, geniş bir duygu yelpazesine sahiptir; hüzün ve acıdan, daha mutlu zamanların nostaljik hatıralarına kadar uzanır ve tarihçilere iki dünya savaşı arasında Polonya’daki Yahudilerin günlük hayatlarına açılan bir pencere sunar. Moin Yankele, küçük oğlunun büyüyüp yetişkin bir adam olduğunu hayal eden bir annenin ninnisidir. “Artık uyu, küçük Yankel” sözlerini içeren şarkıda annesinin kucağında uyumaya çalışan Yankel’e seslenilir; “dişleri çıkmış, talebe olacak, alim olacak” temennileri dile getirilir. 1972’de yayımlanan Mir Trogn A Gezang: Favorite Yiddish Songs antolojisine dahil edildikten sonra hızla Yidiş müzik literatürünün vazgeçilmez parçası hâline gelen eser; basın, tiyatro toplulukları ve plak kayıtları aracılığıyla Avrupa’dan Amerika kıtasına uzanan geniş bir dinleyici kitlesine sahip oldu. (Süre: 3’ 13’’)
- Gustav Mahler
Gustl’s Freilach
Avusturyalı klarnet-akordeon ikilisi Duo Minerva, klasik müzik, dünya müziği, caz ve avangardı harmanlayarak yeni bir ses dünyası yaratıyor. Gustl’s Freilach daikilinin Gustav Mahler’in 1. Senfoni’sinden yola çıkarak bestelediği bir parça olma özelliğini taşıyor.
Mahler’in Jean Paul’ün Titan adlı romanından esinlenerek 1888 yılında tamamladığı 1. Senfoni’si, müzik araştırmacısı ve yazar İrkin Aktüze’nin notlarında bir “İnsan ve Doğa Senfonisi” olarak geçer. Orijinalinde bir saate yakın süren eser, 1889’da Budapeşte’deki ilk yorumunda “İki Bölümlü bir Senfonik Şiir” başlığıyla çalındı. Mahler 1893 Hamburg ve 1894 Weimar’daki seslendirişlerinde ise Jean Paul’den esinlenerek Titan adını verdiği, aslında beş bölümlü olan eseri ikiye böldü: İlk bölüm “Gençlik Günlerinden, Çiçekler, Meyve ve Diken Parçaları”, 2. Bölüm ise “Commedia Humana / İnsanlık Komedyası” olarak, ayrıntılı bir açıklamayla konser dinleyicilerine sunuldu. Ancak Mahler, eserin yanlış anlaşıldığını görünce açıklamaları kaldırdı.
4/4’lük ölçüde ve Re minör tonda başlayan 1. Bölüm “ağır, sürüklenerek, çok rahat; canlı bir zaman ölçüsünde-bir doğa sesi gibi” (Langsam, schleppend; Sehr gemächlich; Belebtes Zeitmass-Wie ein Naturlaut) temposuyla belirlenmiştir. Bölüm doğanın, bu aynı süreklilikte giden ağır ve esrarlı sesiyle sabahın erken saatinde uyanışını canlandırır. Yaylı çalgıların armonik sesle duyurdukları bu hava, sesi uzaktan gelen bakır üfleme çalgıların guguk kuşlarını yansıtmasıyla renklenir. Bu bölüme daha sonra, Mahler’in Bir Gezginin Şarkıları adlı eserinde kullandığı “Bu sabah tarlalarda gezdim” şarkısının teması hâkim olur. Yaşama ve doğaya bağlılığın işlendiği bu şarkı aydınlık, tasasız karakteriyle kendine bağlı yan temalarla gelişir.
2. Bölüm 3/4’lük ölçüde ve La Majör tonda başlar. “Güçlü bir hareketle, ancak çok hızlı değil” (Kräftig bewegt, doch nicht zu schnell) temposuyla bu scherzo bölüm, daha çok vals ile ländler karışımı bir dans havasındadır. Problemsiz olarak gelişir. Bas partisi üzerinde neşeli bir ländler ezgisi yükselir. Sevimli ve pastoral trio bölmesinde de sezilen Alp yöresi atmosferi, bölüme egemendir. Bölüm, ilk yorumlarda kullanılan özgün başlığı Pupa Yelken’e uygun biçimde sona erer.
4/4’lük ölçüde ve Re minör tondaki “Törensel ve ölçülü, sürüklenmeden” (Feierlich und gemessen, ohne zu schleppen) tempo belirlemesiyle başlayan 3. Bölüm’de (İnsanlık Komedyası), 17. yüzyıl ressamı Jacques Callot’un Avcının Cenaze Töreni adlı gravüründen esinlenilmiştir. Şakacı, aynı zamanda korkulu bir rüya gibi hayvanlar avcının tabutunun çevresinde toplanmıştır: Tavşanlar flamalar taşımakta; kedi, karga ve baykuşlardan oluşan bando takımı cenaze marşını çalarken, diğerleri ağır adımlarla yürümektedir. Cenaze marşı, herkesin bildiği, kanon biçimindeki ünlü çocuk şarkısı Frère Jacques alaycı bir üslupta çalınır. Timpaninin kısık vuruşları eşliğinde kontrbas ve viyolonselin sürdinli olarak duyurdukları marş, sürekli tekrarlanır. Tema diğer çalgılara da geçer. Beliren karşı temaya timpani ve ziller de katılır. Kanonun tekrarıyla yaratılan monoton hava, bölümün ortasında zarif bir ezgiyle kesilir. Bu ezgi, yine bestecinin Bir Gezginin Şarkıları’ndan “Yolda bir ıhlamur ağacı var” adlı lieddir. Ancak bölümün sonunda cenaze törenine dönülür. Mahler, kendi açıklamasıyla “bu kötü bandonun yarattığı izlenimin dünyanın çiğliğini, bayağılığını ve alaycılığını yansıttığını” belirtir.
Ara verilmeden, adeta ihtarsız giren 4. Bölüm, yine 4/4’lük ölçüdeki “Fırtına hızında” (Stürmisch bewegt) tempolu final Do, Si, Re bemol, Fa, La bemol’den oluşan uyumsuz (disonant) tiz bir akorla başlar. Mahler bunu, “derinden yaralanmış bir kalbin haykırışı” olarak tanımlar. Bölüm, bestecinin program açıklamasına göre cehennemden cennete geçişi canlandırır: “Varoluş cehennem, acının ve kederin aşılması da cennettir.” Böylece eserin kahramanı zafere ancak ölümle ulaşacaktır. Vahşi hızla koşuşan yaylı çalgıların üstünde üfleme çalgıların marş motifi yükselir. Zarif ve hafif biçimde kemanlarda duyulan ikinci tema ise, sanki bir kurtuluş gibi birincisiyle kontrast oluşturur. Kısa süren bu kurtuluş, kornoların tehdit üslubundaki tutkulu ve güçlü bir motifiyle kesilir. Fırtına bir ara durulur; Re Majör tonda parlak, iç açıcı doğa motifi belirir: İlk bölümdeki bu doğa temalarının yeni biçimde işlenişiyle ve yedi kornonun törensel bir coşkuyla sunduğu zafer havasıyla eser sona erer.
Klarnette Johanna Gossner ve akordeonda Damian Keller’den oluşan Duo Minerva, kendi besteleriyle harmanladıkları bu şaheseri bugüne dek duyulmamış şekliyle festival dinleyicisine sunuyor. (Süre: 4’ 09’’)
— İRKİN AKTÜZE
- Herbert Pixner
Herzallerliebst Walzer
Avusturyalı müzisyen Herbert Pixner tarafından bestelenen Herzallerliebst Walzer, zarif bir valstir. Yumuşak ve melodik akışıyla öne çıkar ve Pixner’in geleneksel Alp halk müziği unsurlarını modern müzikal duyarlılıklarla ustaca harmanlama yeteneğini gözler önüne serer. Karl Edelmann tarafından düzenlenen Blasorchester (Yaylı Çalgılar ve Nefesli Orkestrası) versiyonu; flüt, klarnet, saksofon, trompet, korno, trombon, tuba ve vurmalı çalgılar için partisyonlara sahiptir. Yine Edelmann’ın düzenlediği Klarinettenmusik (Klarnet Topluluğu) edisyonu, çok sayıda klarnet, bas ve isteğe bağlı olarak akordeon eşliğini içeren klarnet topluluklarına özel hazırlanmıştır. Tanzlmusik (Dans Müziği Topluluğu) düzenlemesi ise geleneksel dans müziği enstrümantasyonuna odaklanır; flügelhorn, klarnet, tenor korno, trombon, tuba ve akordeon gibi çalgıları içerir. (Süre: 2’ 21’’)
- Marguerite Monnot
Hymne à l’amour
Marguerite Monnot tarafından bestelenmiş, sözleri Édith Piaf’a ait bu duygusal şarkı, Piaf’ın büyük aşkı, Fransız boksör Marcel Cerdan’a duyduğu derin hislerden ilham alır. Cerdan, 1949’da Piaf’ı görmek üzere yola çıktığı sırada geçirdiği uçak kazasında hayatını kaybeder. Şarkının sözleri, ölüme rağmen sarsılmaz bağlılığı ve aşkın sonsuz gücünü dile getirir. Piaf’ın 1950’de kaydettiği parçanın kendine özgü 5/4’lük ölçü birimi, ritmik yapısına farklı bir hava katarak sözlerin duygusal derinliğini güçlü bir şekilde destekler. Düzenlemelerde genellikle orkestral enstrümantasyon tercih edilir ve bu da eserin dramatik ifadesini daha etkileyici kılar. (Süre: 3’ 21’’)
- Domenico Scarlatti
Sonat, Sol Majör, K91
Sonat, Re minör, K141
Sonat, Re minör, K89
Sonat, Mi minör, K81
Scarlatti’nin 600’ü geçen sayıdaki sonatı klavsen için yazılmış olmasına karşın çağdaşlarının aksine, piyanoyla yorumlanmaları bu eserlerin değerini azaltmaz. Bu arada Carl Czerny, Emil Sauer, Carl Tausig ve Hans von Bülow gibi ünlü piyanistler bu sonatların türlü düzenlemelerini yapmış, bazen ana yapıyı bozabilen, armonik, tonalite ve parti değişiklikleri de uygulamışlardır. Ancak günümüzde önce Wanda Landowska, sonra da Kirkpatrick gibi usta klavsencilerin, Vladimir Horowitz gibi ünlü piyanistlerin başlattıkları aslına sadık yorumlarla D. Scarlatti tekrar hak ettiği yere ulaşmış, aşırıya kaçmayan dinamizm, aksan, cümle işaretlerine uyan seslendirilişlerle Barok anlayışın bu en güzel örnekleri yeniden canlandırılmıştır.
Scarlatti’nin sonatları çeşitli sistemlerle numaralanmış (Alessandro Longo= L, Ralph Kirkpatrick= K, Pestelli=P); bazen de lirik, cantabile veya dans stilinde ya da teknik problemlerin çözümünü öngören tarzda olarak sınıflandırılmıştır. Scarlatti İtalyan klavye müziğini füg biçiminin sıkı kalıplarından kurtararak bir bakıma modern piyano stilinin temellerini de bu teknik çözümlerle kurmuştur. Bu türdeki eserlerini sonatlar, egzersizler (essercizi) ya da klavsen parçaları (Pièces pour le Clavecin) olarak adlandıran Scarlatti, aynı zamanda bu çalgının teknik çözümünü arayan ilk virtüözü de olmuştur: Ellerin geniş sıçrayışlarla ayrılması ya da çapraz biçimde çalarak etki yaratmasını da düşünerek klavyenin daha özgür olmasını sağlamıştır.
1738’de İspanya’da yazmaya başladığı Essecizio’lar (Alıştırmalar) günümüzde sonat olarak anılan üç-beş dakikalık kısa, tek bölümlü, neşeli ya da hüzünlü zarif klavsen parçaları bugünkü piyano etüdlerinin de öncüsü olmuştur. Staccato, tril, oktav ve arpej teknikleriyle, görevli olduğu sarayda, prensesi eğitmek amacıyla uygulanan parçalarda genellikle İspanyol ruhuna özgü halk müziği özellikleri de sezilir. Scarlatti’nin bu iki bölmeli ve tek temalı sonat tipi, bazen ağır tempolu parçalarda ikinci temayı da duyurur.
İlk kez 1739’da Madrid’de basılan sonatlar, sonra 1839’da Viyana’da Carl Czerny tarafından yayımlanmış, 1907–39 arasında Milano’da Alessandro Longo’nun kataloğunda 545 sonatlık dizi olarak düzenlenmiştir. Longo’nun “L” olarak numaraladığı sonatlar, 1935’te Ralph Kirkpatrick’in sınıflandırmasıyla (K) 555’e ulaşmıştır.
Sol Majör Sonat (K146 - L349): Hem Kirkpartrick, hem de Longo kataloglarında Scarlatti’ye ait olduğu kesin olmayan sonatlar bölümde yer alan bu sonat, 3/8’lik ölçüde, çabukça (Allegretto) tempodadır ve parlak menuetto yapısıyla ilgi çeker. Şakacı, kaprisli, hafif ve oldukça kısadır.
Re minör Sonat (K9 - L413): Majör ve minör tonlarda gezen sonat, pastoral anlatımlı halk ezgisini içeren, neşeli Noel’i anımsatan parçaların en ünlüsüdür.
Re minör Sonat (K77 - L168): Hem Kirkpartrick, hem de Longo kataloglarında Scarlatti’ye ait olduğu kesin olmayan sonatlar bölümünde yer alan Re minör Sonat, ağır ve duygulu (Moderato e cantabile) tempodadır. Yaşamının 40 yılını Madrid’de geçiren Scarlatti, hiçbir zaman gitar için beste yapmamasına karşın, onun biyografisini yazan ünlü klavsenci Ralph Kirkpatrick’e göre “tüm bestecilerden çok bu çalgının etkisinde kalmıştır. Onun vahşi disonansları ya da yabanıl akorları gitardaki vuruşların benzetimi gibidir. Pek çok pasajın armonik yapısında da, modal İspanyol halk müziğindeki gitarın boş tellerinin tınlayışı duyulur.” Bu sonatın gitar uygulaması Narciso Yepes tarafından yapılmıştır.
Mi minör Sonat (K98 - L325): 3/8’lik ölçüdeki bu sonat, Allegrissimo (bazı düzenlemelerde de Presto –çok hızlı–) tempodadır; soru cevap biçiminde virtüöz tarzda gelişirken, İspanya’dan yansımaları da duyuran halk ezgisi benzeri canlı bir temayı temel alır. (Süre: 22’)
— İRKİN AKTÜZE
- Antonio Soler
Sonat, La minör, R118
Geç Barok ve erken Klasik dönemler arasında eserler veren, aynı zamanda Domenico Scarlatti’nin öğrencisi olan Katalan besteci Padre Antonio Soler (1729–1783), 200’ün üzerinde eserden oluşan geniş klavye sonatları koleksiyonuyla tanınır. Bu sonatlar, Soler’in tüm yapıtları içinde merkezi bir yer tutar ve klavsen, org ve erken dönem piyano (fortepiano) repertuvarına benzersiz bir katkı sunar. La minör Sonat, R118, hem İspanyol hem de İtalyan Barok müziğinin üslup özelliklerini yansıtır. Canlı ritimleri ve etkileyici melodileriyle dikkat çeken bu sonat, karmaşık pasajlar ve belirgin dinamik karşıtlıklar içerir. (Süre: 4’)
- Filippo Sauli
Solo mandolin için Partita No.4
I. Preludio
II. Allemanda (Arpeggio)
III. Corrente
IV. Sarabanda
V. Giga
18. yüzyılın başlarında Viyana’da Habsburg sarayında görevlendirildiği bilinen Floransa kökenli İtalyan besteci ve çalgıcı Sauli’nin, büyük olasılıkla yine bu dönemde bestelediği müzik, 17. yüzyıla ait el yazmalarına kıyasla, Barok dönemde mandolin repertuvarının doğasında yaşanan önemli bir değişimi işaret eder. Partita No.4, Filippo Sauli’nin solo mandolin için bestelediği altı partitalık koleksiyonun bir parçasıdır ve mandolinin ifade gücünü etkileyici bir biçimde ortaya koyar. Bu dördüncü partita, Preludio. Allemanda (Arpeggio), Corrente, Sarabanda, Giga adlı bölümlerden oluşur. Her biri, Barok süitlerde yaygın olarak kullanılan dans biçimlerine örnek teşkil eder ve kendine özgü ritmik yapısı ve anlatım tarzıyla öne çıkar. (Süre: 7’)
- Johann Sebastian Bach
Süit, Fa minör, BWV823
Fa minör Süit, BWV 823, Johann Sebastian Bach tarafından bestelenmiş Barok dönem klavye eseridir. Bach’ın öğrencisi Johann Peter Kellner’in el yazması sayesinde günümüze ulaşan eser, alışıldığı gibi altı ya da yedi bölüm yerine yalnızca şu üç tamamlanmış bölümü içerir: Prélude, Sarabande en Rondeau, Gigue. Bunlara ek olarak, bir de tamamlanmamış Allemande bölümüne ait bir fragman da bulunuyor; bu da süitin başlangıçta daha fazla bölüm içermiş olabileceğini düşündürür. Zarif ve ifade yüklü dans bölümleriyle öne çıkan Fransız stilinde yazılmış olan süitin özellikle hüzünlü Sarabande bölümü, derinliği ve duygusal etkisiyle dikkat çeker. Süiti All of Bach projesi kapsamında kaydeden Norveçli klavsenci Ketil Haugsand, Bach’ın Fransız stilindeki ustalığını övgüyle dile getirerek, bu üslupta Fransız bestecilerden bile daha başarılı olabileceğini ileri sürmüştür. (Süre: 7’)