PROGRAM NOTLARI
- Carl Philipp Emanuel Bach
Viyolonsel Konçertosu, La minör, H.432, Wq.170
I. Allegro assai
II. Andante
III. Allegro assai
C. P. E. Bach'ın çello ve yaylı çalgılar bestelediği üç konçertonun yazım tarihi 1750'lere kadar uzanıyor. Bunlar, bestecinin son derece kendine özgü stilini yansıttığı çeşitlemelerin en iyi örneklerini temsil ediyor. La minör’e Sturm und Drang'a (fırtına ve gerilim) özgü gergin bir yoğunluk, Si bemol’e ise daha sakin bir hava hakimdir. Üçlünün en orijinali, merkezi Largo con sordini, mesto olan, Bach ve Kuzey Almanya bölgesi ile ilişkilendirilen, tutkulu empfindsamkeit (tempo başlıklarıyla ruh hallerini yansıtan duygu ağırlıklı stil) tarzının özü olarak görülebilen La majördür. (Süre: 25’)
- Sándor Veress
Transilvanya Dansları
I. Lassu: Poco rubato
II. Urgós: Allegretto
III. Lejtős: Andantino
IV. Dobbantós: Allegro vivace
Macar besteci Sándor Veress, ülkesinin iki müzik devi Bartók ve Kodály ile çalıştı ve etnomüzikoloji araştırmalarında Bartók’un yanında görev aldı. Veress, İkinci Dünya Savaşı yıllarını Budapeşte'de atlattı. Ancak ülkedeki siyasi karışıklıklar sonunda onu sürgüne zorladığında, İsviçreli orkestra şefi Paul Sacher, Veress'in İsviçre'nin Berne şehrine yerleşmesine yardım etti. Sacher ayrıca, Veress'in 1943 ile 1949 yılları arasında bölümler halinde bestelediği Dört Transilvanya Dansını Berne’deki müzikseverlere sundu. Veress, yaylı çalgılar orkestrası için olan bu danslarda özellikle halk şarkılarından esinlenmeye çalışmadı, ancak yıllarca sürdürdüğü araştırmalar, bu melodilerin müzikal DNA'sına yerleşmesini sağladı. Eserlerinde, Bartók’un etnomüzikolojisi haricinde onun müziğinden de etkilendiğine dair işaretler bulunuyor. Lassu'nun açılışındaki mükemmel dörtlü aralıklar ve simetrik hareketler buna bir örnektir. Geleneksel Macar dansında, yavaş ve serbest biçimli Lassu, burada sıçramalarla dolu Urgós biçimindeki daha hızlı bir dans için bir prelüd işlevi görüyor. Lejtős ve Dobbantós ise halk oyununu çağrıştıran bir son bölüm olarak yavaş-hızlı tempoda bir eşleşme oluşturuyor. (Süre: 18’)
- Vazha Azarashvili
Viyolonsel Konçertosu
Gürcü klasik müziğinin en önde gelen bestecilerinden 1936 doğumlu Vazha Azarashvili, 1960'larda Sovyetler Birliği'ne bağlı Gürcistan’da ortaya çıkan klasik besteciler kuşağını temsil ediyor. Babası, halk müziği konusunda uzmanlaşmış, geleneksel Gürcü enstrümanları çalan bir müzisyendi. Kökleri özgür bir doğaçlama tarzından gelen ve doğal olarak Gürcü şiiriyle bağlantılı olan etnik müzikle erken yaşta tanışması kısa sürede Azarashvili'nin besteye olan ilgisini ve yeteneğini ortaya çıkardı. Kompozisyon alanında ilk müzik eğitimini Tiflis Müzik Okulu’nda aldı. 1956'dan 1963'e kadar Tiflis Devlet Konservatuarı'nda okudu ve kompozisyon alanında lisans ve lisansüstü eğitimlerini tamamladı.
1969, genç bestecinin hayatında önemli bir yıl oldu: ünlü çellist Eldar Issakadze (Gürcistan Halk Sanatçısı) tarafından seslendirilen Çello Konçertosu'nun prömiyeri, Vazha Azarashvili'ye müzik çevrelerinde popülerlik kazandırdı. Konçerto kısa süre içinde eski Sovyetler Birliği, İsveç, Finlandiya, Macaristan, Yugoslavya ve Çekoslovakya'da birçok kez müzikseverlerle buluştu. Bu başarısının ardından 1973 yılında yazdığı Viyola Konçertosu ve toplamda bestelediği yedi konçertoyla Azarashvili bu formunun ustası olarak ününü pekiştirdi. (Süre: 15’)
- Béla Bartók
Divertimento, SZ.113, BB.118
I. Allegro non troppo
II. Molto adagio
III. Allegro assai
Yaylı Orkestra için Béla Bartók tarafından 1939'da bestelenmiş Divertimento, üç bölümlük bir eserdir. İsviçreli ünlü orkestra şefi ve Basel Oda Orkestrası’nın kurucusu Paul Sacher tarafından sipariş edilmiştir. Bartók’un 1939 tarihli eseri, kendisinin Avrupa’daki hayatının bitişini temsil ediyor. Bartók Avrupa'nın üzerine çöken savaş bulutlarından hem de anavatanı Macaristan'ın Nazi yanlısı rejiminden kaçmak için Amerika Birleşik Devletleri'ne taşınmayı planlıyordu. El yazması bestelerini ve evraklarını çoktan Londra'ya göndermesine rağmen annesinin ölümcül hastalığı nedeniyle bir süre daha Macaristan'da kaldı. Bartók bu sırada İsviçre'de şef Paul Sacher'i ziyaret etti ve sipariş üzerine 26 dakikalık bu önemli eseri sadece on beş günde besteledi. Annesinin vefatından sonra Bartók, Ekim 1940'ta Budapeşte'ye ve Avrupa’ya veda etti. Yeni eseri Divertimento ise aynı yılında Haziran ayında Basel'de başarılı bir şekilde prömiyer yaptı. Bartók’un bu yeni müziğindeki berraklığı ve klasik yaklaşımı olduğu kadar, çok daha net bir tonal stile geri dönüşü dinleyicileri derinden etkiledi. Bu stil aslında birkaç yıl önce başlayan bir eğilimdi. Daha uzun, daha canlı melodiler, Bartok'un müziğinin sert duruşu, taviz vermeyen uyumsuz armonileri, sıkı ve motif ağırlıklı tarzıyla bilinirliği on beş yıldan sonra yeniden ortaya çıktı. Bartók’un bu döneminde belirgin bir tonal yapı bulunuyor. Eserin üç bölümü, Re'ye dayalı bir modal dizi olan Fa Majör'dür. Bartók’un özellikle ilk bölümde büyük bir yaylı grubu yerine solo yaylıları kullanması konçerto grosso formunu anımsatır.
Açılış bölümü, hareketli melodilerle dolu, kanon, akor çevrimleri ve benzer bestecilik araçlarını son derece zarif bir şekilde kullanan bir "Allegro non troppo". İkinci bölüm, Bartók’un "Gece Müziği"nin dikkate değer bir örneği olup, gecenin huzusuzluğunu çağrıştıran korkutucu bir tema içerir. Üçüncü bölüm ise, birinciden daha eğlenceli ve biraz daha hızlıdır. Bu son bölüm ayrıca Bartók’un besteciliğinde kanonlara ve füglere olan eğilimini açıkça gösteriyor. Tam anlamıyla bir fugato gibi duyulan bölüm, başladıktan kısa bir süre sonra enerjisini yayarak dağılıyor ve eser hızla sona eriyor. (Süre: 26’)