PROGRAM NOTLARI
- Josef Gabriel Rheinberger
Kyrie Eleison, Mi bemol Majör, op. 109
Kilise ilahilerinde söylenen bir dua olan Kyrie Eleison, tanrıya yakarış anlamı içeriyor. Katolik ayinlerinde Bu dua, pek çok klasik müzik bestecisinin ilgisini çekmiş, Bach’tan Schubert’e çok sayıda sanatçı tarafından yorumlanmıştır.
Bu dua, “The Music for the Requiem Mass” bünyesinde yer alır ve buradaki dualar Mozart, Berlioz, Dvorak, Faure gibi bestecilerin birçok bestesinin de ilham kaynağını oluşturur.
Kyrie Eleison’un kökenlerinin, Yunancanın ortak dil olduğu Doğu Akdeniz’deki erken Hristiyan Kilisesi’ne kadar uzandığı düşünülüyor. Hıristiyanlık Roma İmparatorluğu’na yayıldıkça, bu ifade inanç ve tövbenin evrensel bir ifadesi hâline geldi.
1839-1901 yılları arasında yaşamış besteci Josef Gabriel Rheinberger de Kyrie Eleison’u yorumlayan sanatçılar arasında yer alıyor. Rheinberger, ağıt ve duaları müziğinde çokça kullanan, kilise müzikleriyle tanınan bir besteci. Zaten hayatının bir döneminde Kraliyet şapelindeki müzikten sorumluydu. Kutsal müziğin ustası Rheinberger’in Kyrie yorumu sanatçının ustaca ördüğü kutsal havasıyla beğeni toplamaya ve dünyanın en önemli sahnelerinde seslendirilmeye devam ediyor. (Süre 4’)
- Arvo Pärt
Salve Regina
Salve Regina, Essen kentinin 1150. anması ve Essen Dome Kilisesi Piskoposu Dr. Hubert Luthe’nin 75. doğum günü için ısmarlandı. Eser, 2002 yılında Arvo Pärt tarafından koro ve org için bestelendi. Çoğu eserinde olduğu gibi burada da metin, kompozisyonun yapısını belirlemede önemli rol oynuyor.
Eserin prömiyeri 21 Mayıs 2002’de Essen Dome Kilisesi’nin erkekler ve kadınlar korosu ve koroya piyanosuyla eşlik eden Jurgen Kursawa tarafından yapıldı. Salve Regina, 2012’de yayımlanan Adam’s Lament albümünde yer alıyor. Arvo Pärt, albümün kitapçığında bu eseri hakkında; “Müzikal olarak Salve Regina bir huniye benzetilebilir. Tıpkı bir huni gibi büyük dairelerle başlar, yavaş yavaş döner ve en derin noktaya ulaşana kadar giderek daha konsantre hâle gelir” benzetmesini kullanıyor. (Süre 12’)
-ARVO PÄRT CENTRE
- Arvo Pärt
Da pacem Domine
Da pacem domine Latince “Bize barış ver, Tanrım” anlamına geliyor. Arvo Pärt, bu eserini keman sanatçısı, besteci ve erken dönem Batı müziği araştırmacısı Jordi Savall’ın Barselona’daki “dünyada barış” konseptli konseri için özel siparişle besteledi. Savall’ın barış temalı konser fikri; 9. yüzyıla ait bir Gregoryen antifonu olan Dapacem Domine ve metnine ya da melodisine dayalı olarak farklı yüzyıllara ait müzikleri temel alan ortak bir tema altında bir konser programı oluşturmaktı.
Bu nedenle Arvo Pärt, çalışmasını antifon melodisi üzerine kurdu ve tintinnabuli tekniği kullanılarak bestelenen üç adet çok sesli melodi ekledi. Bu, eserlerinde Gregoryen ilahilerinden alıntı yapmayan Pärt’ın müziğinde istisnai bir durum oluşturuyor. Ancak Pärt, bu parçayı Rönesans müziği ruhuyla, geleneksel cantus Firmus yöntemini kullanarak ve formu Rönesans müziğine özgü kadanslarla yapılandırarak bir motet gibi bestelemek istiyordu.
Da Pacem Domine ilk kez 2004 yılında Barselona’da, Hesperion XXI Ensemble, La Capella Reial de Catalunya ve Jordi Savall tarafından seslendirildi. Konser aynı yıl Madrid’deki terör saldırısında hayatını kaybedenlere adanmıştı. Özellikle Arvo Pärt’ın eseri Da pacem Domine, sadece Madrid’teki terör kurbanları için değil; tüm insanlığın acı ve ıstırapları hakkında barış için yapılan evrensel bir duadır ve özellikle huzursuz zamanlarda Tanrı’nın tek gerçek korumamız olduğuna dair sağlam bir inancı ifade eder. (Süre 5’)
-ARVO PÄRT CENTRE
- Arvo Pärt
Most Holy Mother of God
İki tenor, birer kontratenor (veya alto) ve bas olmak üzere dörtlü acapella için 2003 yılında bestelenmiş olan Most Holy Mother’ın prömiyeri Durham Üniversitesi’nde yapıldı. Arvo Pärt eserini aynı zamanda prömiyerde eseri seslendiren topluluk olan Hilliard Ensemble’a ithaf edildi.
Eserin kompozisyonu, hem Katolik hem de Ortodoks ayinlerinde kullanılan metin olan, MS 250 civarındaki en eski Marian ilahisinin son satırına dayanıyor. Meryem Ana’ya yapılan çağrı, bazen yumuşak dualar, bazen güçlü selamlar şeklinde, tek satırlık bir metinle on yedi kez tekrarlanıyor. (Süre 5’)
-ARVO PÄRT CENTRE
- Arvo Pärt
Vater Unser
2005 yılında piyano eşliğinde bir erkek soprano veya kontrtenor için yazılan Unser Vater’in temeli bir Alman duasına dayanıyor. Eser ilk kez 2005 yılında Avusturya’da sahnelendi. Daha sonra Pärt, eseri Papa XVI. Benedict’e ithaf etti. Temmuz 2011’de de erkek soprano (boy soprano) Heldur Harry Põlda ve Arvo Pärt, Papa’nın ölümünün 60. yıldönümünü kutlamak amacıyla Vatikan’da bu eseri seslendirdi.
Parça, önceden belirlenmiş sistemden bağımsız, kendiliğinden bir şarkı olarak yaratılmış olması nedeniyle hem ses hem de yapı açısından Pärt’ın alışılagelmiş çalışmalarından farklı bir konumda duruyor.
Eserin Estonian Record Productions ve Arvo Pärt Centre tarafından yayımlanan bir CD’si bulunuyor. CD’de erkek soprano (boy soprano) Heldur Harry Pölda ve piyanoda Arvo Pärt tarafından seslendiriliyor ve kayıt esasen 30 Mart 2011’de Estonya’da gerçekleştirilen konser kaydından oluşuyor. (Süre 3’)
-ARVO PÄRT CENTRE
- Dimitris Skyllas
Son İlahi
Dimitris Skyllas, müzik dünyasının son çılgın dahileri arasında geliyor. 1987 doğumlu genç sanatçı, yaptığı kışkırtıcı performansları ve yenilikçi besteleriyle biliniyor. Çalışmalarında geleneksel ritüeller, ağıtlar, inanç, şiirsel imgeler gibi kavramlardan beslenen Skyllas’ın, son yapıtı “Son İlahi”nin dünya prömiyeri, yapıtı sipariş eden İstanbul Müzik Festivali’nde gerçekleştirilecek.
Sanatçı, “Son İlahi”yi“Tek seslilik ile çok seslilik arasında bir vokal seremonisi olarak bestelenen eser, Bizans ilahileri ile kilise ayinlerinin, Osmanlı ve Türk halk müziğinin, Batı kutsal müziğinin ve antik Yunan tragedyasının kökenlerinin nazik birleşiminden derinden ilham alıyor. Son Marş şefkatin ve kültürel kardeşliğin müzikal bir sembolüdür. Ancak her şeyden önce, her türlü coğrafi ve etnik kökene rağmen, kayıp ve acı karşısında hepimizin aynı malzemeden yapıldığına dair bir hatırlatmadır” sözleriyle anlatıyor.
Ritüellerin anlamı ve önemi, ilkel ile modern arasındaki diyalog, sanatçının eserlerinin merkezinde yer alıyor. Eserlerinde ağıtlardan, kutsal müzikten ve antik trajediden izler görülen Skylass; tiyatro, çağdaş dans, görsel sanatlar ve sinemadan beslenen çok yönlü bir sanatçı. Bu hâliyle de sadece müzik dünyasında değil tüm sanat disiplinlerinde etkisi görülen çarpıcı bir figür. Sanatçı, en son 43. İstanbul Film Festivali’nin Musikişinas bölümünde Afterpop adlı belgeselde karşımıza çıktı. Afterpop, Skyllas’ın BBC Senfoni Orkestrası için bestelediği “Kyrie Eleison”ın yazımından icrasına kadar tüm sürece odaklanarak günümüzün müzik anlayışına katkıda bulunuyor. (Süre 20’)
- Onur Türkmen
Limon Ağacı
Türkmen bu eser için çalışmaya İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın siparişi üzerine 2023 yılının Eylül ayında başladı. Zaman içerisinde, kurucuları arasında yer aldığı NK topluluğu için yazılacak bu eserin bir ayinsel drama olmasına karar verdi. Ayinsel drama, soyut dramatik akış üzerine kurgulanmış, duygusal yüzleşme amaçlı bir ayindir. “Limon Ağacı”nı, 1924 Türk-Yunan Mübadelesinin onarılmaz yaralarını hatırlamak amacıyla yazdı. Sessizlik, bu proje için yazdığı metin ve müziklerin önde gelen temalarından biri oldu. Bu kavramın iki bağlantılı varoluşu üzerinde durdu: vatanlarından sürülenlerin yeni bir yaşama tutunabilmek için acılarını sessizliğe gömmeleri ve terk edilen vatanın izlerinin sessizlik içinde, bilinçli ve bilinçdışı hafızalarda taşınıp kuşaklar sonra engellenemez bir özlem olarak ortaya çıkışı. Limon ağacı, vatandan yeni yaşama taşınabilenin, tüm bu sessizliğin, yaşamın karşı konulmaz akışının ve işte böylesi bir umudun sembolüdür. (Süre 40’)
-ONUR TÜRKMEN