PROGRAM NOTLARI
- Wolfgang Amadeus Mozart
Figaro’nun Düğünü Uvertürü, KV.492
I. Presto
Mozart, librettosu Lorenzo Da Ponte tarafından yazılan Figaro’nun Düğünü operasını 1786 baharında tamamladı; sahneyi açan bu kıpır kıpır uvertür ise prömiyerden yalnızca iki gün önce kâğıda döküldü. Klasik dönemin alışıldık yavaş-hızlı çift bölümünü atlayıp doğrudan Presto’ya (son derece hızlı) geçen eser, dinleyiciye bir solukta oyunun “deli gün” atmosferini tattırır. Kısaltılmış sonat yapısı müziğin tansiyonunu sürekli yükseltir; yaylıların fısıltı hâlindeki koşuları, dedikodularla örülü librettoya göz kırparken trompet-timpani çıkışları sahnede kopacak karmaşanın habercisidir. Mozart’ın operadan alıntıya yer vermemesi, uvertürü bağımsız bir konser parçası yapar, birkaç dakikada hem opera perdelerini hem dinleyicinin hayal gücünü aralar. Bu nedenle, Figaro’nun Düğünü Uvertürü çok kere tek başına orkestra eseri olarak konserlerde icra edilmiştir.
Viyana Burgtheater’daki prömiyerde (1 Mayıs 1786) eserin coşkusu öyle büyüktü ki tekrarlanan alkışlar süreyi uzatmış, İmparator II. Joseph akşamı makul bir uzunlukta tutmak için herhangi bir operada yalnızca tek bir ses için yazılmış parçaların tekrarlanabileceğini ilan etmişti. (Britannica, bu bilgiye ilişkin, “Daha sonra anlaşıldığı üzere, bu ferman uygulanmamış olabilir,” diye bir not düşmüştür.) O günden bu yana Figaro’nun Düğünü Uvertürü, konser programlarının vazgeçilmez bir eseri; nefes kesen temposu, ani dinamik sürprizleri ve zarif mizahıyla kısa sürede salonu şenlendiren bir klasik. (Süre: 4’)
- Wolfgang Amadeus Mozart
Piyano Konçertosu No.21, Do Majör, KV.467
I. Allegro maestoso
II. Andante
III. Allegro vivace assai
Viyana’da 1784 ile 1786 yılları arası, 1782’de evlenmiş olan Mozart’ın piyano konçertoları açısından en verimli zamanı olmuş, 14’ten 25’e kadar numaralanan 12 konçerto bu arada bestelenmiştir. Mozart No.20, Re minör Piyano Konçertosu’nu (KV.466) 1785 yılının 14 Ocak günü tamamlamıştı; o günlerde 66 yaşındaki babası Leopold da onlarda konuk olarak kalıyordu. Mozart piyano dersleri veriyor, besteliyor, konserlere katılıyor, bir dakikası bile boş geçmiyordu. Babası, kızı Nannerl’e yazdığı mektupta bu durumdan yakınıyor, “Düşün bir kere! Kardeşinin piyanoforte’si, benim kaldığım bu kısa, birkaç hafta süre içinde konser salonundan bir eve, oradan diğerine on iki kez taşındı” diyordu.
Viyana’daki ilk yıllarında piyano konçertosuna önem veren ve bu türün gelişmesinde en önemli rolü oynayacak olan Mozart, daha 28 Aralık 1782’de babasına yazdığı mektupta bu yeni anlayışını şöyle açıklamıştı: “Konçertolar, kolay ile zor arasında ortada bir şey. Çok parlak –kulaklara hoş geliyor– tabii boşluğa yönelmeden orada, burada bu işi iyi bilenlerin bile tatmin olacakları yerler var. Ayrıca anlamayanlar da, niçin olduğunu fark edemeden bundan memnun kalıyor.” Ünlü müzik yazarı Alfred Einstein, “Mozart’ın Viyana’daki ilk yıllarında niçin senfoni yazmadığı anlaşılıyor: Çünkü bu konçertolar, en yüksek manada senfonik yapıda. Ve Mozart ancak konçerto alanı kendisine kapatılınca tekrar saf senfonilere dönmüştür,” diyor. Einstein’in, Mozart’ın enstrümantal yaratısının tacı ve doruk noktası olarak tanımladığı piyano konçertolarını, ünlü şef Bruno Walter (1876–1962) ise “karışıklık ile berraklık arasındaki ideal sentez” olarak tanımlamıştır.
Mozart, 9 Mart 1785 günü tamamladığını not ettiği 21. Do Majör Piyano Konçertosu’nun (KV.467) eşliğinde birinci ve ikinci kemanlar, viyolalar ve bas yanında bir flüt, iki obua, iki fagot, iki korno, iki clarini (trompet) ve timpaniyi öngörmüştür. Halen New York’ta Heineman Vakfı’nda bulunan elyazmasında ise, adını yine İtalyanca yazan Mozart, besteleniş tarihini şubat olarak belirtir. Eser ilk kez 1800’de Leipzig’de, “Mozart’ın dul eşinden alınan orijinal manüskriptten” düzenlendiği belirtilen başlıkla yayımlanmış, sonra da 1852’de Offenbach’ta J. André tarafından partisyon olarak basılmıştır.
Konçerto Viyana’da 12 Mart 1785 günkü, Mozart’ın solist olarak katıldığı abonman konseri için bestelenmiş; konseri izleyen baba Mozart, bu kez oğlunun tarafını tutarak, kızına yazdığı mektupta, eserin büyük bir beğeniyle karşılandığını belirtmişti. Aşağı yukarı aynı günlerde bestelenen 20. Re Minör Piyano Konçertosu’na hiç benzemeyen bu Do Majör Konçerto, ikinci bölümü dışında, aydınlık ve şen bir havayı, hatta saraya özgü eğlence müziğini yansıtır. Mozart’ın herhangi bir tempo belirtmediği, 1. Bölüm’ü Do Majör tonda, 4/4’lük marş biçimi başlayan ve o zamanlarda moda olan Fransız tarzına benzeyen esere Askerî Konçerto adı da yakıştırılmıştır. Pek çok yayınevinin Allegro maestoso –görkemli çabuklukta– olarak koyduğu başlık bu bölüme çok uygun düşer: Hemen temanın sunulduğu orkestra girişinde, yedinci mezürde üfleme çalgıların güçlü vurgulaması müziğe ayrı, görkemli bir anlam kazandırır. Orkestranın üç kez unison olarak sunduğu, sonra da füg biçiminde işlediği 72 mezür süren girişten sonra, tahta üfleme çalgıların çekici diyalogu piyanoya girişini hazırlar. Piyanonun sevimli, prelüd tarzı katkısından sonra ana tema piyanonun trilleri eşliğinde belirir. Ardından yan temalar duyulur; orkestra Sol Majör’de girmesine karşın piyanonun Sol Minör’de sürdürdüğü tema Sol Minör Senfoni’yi (KV.550) anımsatır. Bu kısa, 13 mezür süren şaşırtıcı minör epizod, ilgisiz olduğu gibi, tekrar (reprise) bölmesinde de ortaya çıkmaz. Piyanonun sunduğu lirik ve sevimli ikinci tema tekrar konçertoya dönüş olarak yine tahta üflemelerle diyalog kurar. Si Majör akoru izleyen kısa orkestra tuttisinden sonra piyano Mi Minör’de yeni bir tema duyurur: Bu ton değişimleri de konçertonun karakteristik özelliklerinden biridir. Ancak buradaki ilk notalar, sonradan ikinci bölümün temelini oluşturacak, finalde de belirerek konçertonun bir bütün olduğunu gösterecektir.
Fa Majör tonda, 4/4’lük ölçüde ve ağırca (Andante) tempoda başlayan 2. Bölüm ise, Mozart’ın en duygulu sayfalarını içerir. Alfred Einstein’ın, “İnsan sesinin tüm engellerinden kurtarılmış ideal bir arya” olarak tanımladığı bölüm yaylı çalgıların sürdinli ve çok hafif duyurduğu girişle başlar. Sakin ve soylu anlatım, bu aryayı yansıtan piyanonun ezgisi ile, yaylıların ve kornonun zengin detaylı eşliğinde, tahta üflemelerin de hayalci süslemeleri ile gerçekleşir. Solist ile orkestra arasındaki kontrastlar bile zarif şekilde oluşturulur (Mozart’ı tanımayanlar bile, 1967 İsveç yapımı Elvira Madigan adlı filmde fon müziği olarak, evli bir subayın dansçı bir kızla, sonunda intihara giden aşklarını anlatan ve gerçekçi bir olaydan esinlenmiş konuyu güzelleştiren bu Andante’yi tanımış ve plak kataloglarında bu konçerto Elvira Madigan adıyla satışa sunulmuştu). Konçertonun ilk bölümündeki ana temayı, “Uzun çoraplar içinde parmak ucunda yürünen Marş”a benzeten Mozart konçertoları uzmanı İngiliz Cuthbert Morton Girdlestone (1895–1975) 1939’da bu alanda yazdığı Fransızca kitapta bu Andante’yi şöyle anlatır: “...bu piyano cantilena’sı (akıcı küçük şarkı) içtenlikli ve aynı düzendeki akıcılığı ile çeşitli ruhsal mizaçlardan geçerek bazen hülyalı, bazen yakınmalı, bazen sakinleştirici temalarla karşılaşır, ama ön plana fazla çıkmaz. Bu da, durgun akan ve ancak ara sıra oluşan anaforlarla belirginleşen bir ırmağı anımsatır...”
3. Bölüm 2/4’lük ölçüde, çok canlı ve çabuk (Allegro vivace assai) tempoda, yaşama sevincini yansıtan zarif bir rondo’dur. Orkestranın temayı vurgulayan hazırlayıcı girişi piyanonun aynı şekilde katılımını sağlar. Tizden basa, bir çalgı grubundan diğerine uzanan tema tam Mozart stilinde varyasyonlarla işlenir. Orta bölmedeki epizod ana tema üzerine kurulmuş olmasına karşın La Majör’e dönüşümünde lirik bir anlatım kazanır. Kullanılan temaların azlığına karşın, kolayca gerçekleşen değişimler, hızlı pasajlar, şakacı tekrarlar ve özellikle gelişimdeki (développement) bir tek temanın işlenip varyasyonlarla sunumu da Mozart’ın ustalığını gösteren ilginç bir örnektir. Finaldeki kadansın tahta üflemelerle kontrastı da, virtüozların ilgisini ve iştahını çeken bu parlak ve mozaik gibi işlenmiş konçertonun sevimli olduğu kadar ateşli bitişini de sağlar. (Süre: 28’)
— İRKİN AKTÜZE
- Johannes Brahms
Serenad No.1, Re Majör, Op.11
I. Allegro molto
II. Scherzo: Allegro non troppo–Trio. Poco più moto
III. Adagio non troppo
IV. Menuetto I–Menuetto II
V. Scherzo: Allegro–Trio
VI. Rondo: Allegro
Brahms’ın 1857–59 yılları arasında Hamburg ve Detmold’da bestelediği, önce sekizli (oktet) olarak düşündüğü ve ilk piyano konçertosunun yorumunu yöneten Joseph Joachim’in yalnızca yaylı ve üfleme çalgılar için bestelemesini önermesi üzerine eseri Büyük Orkestra için Serenad adıyla iki flüt, iki obua, iki klarinet, iki fagot, dört korno, iki trompet, timpani ve yaylı çalgılar için yazdı ve Serenad ilk kez 3 Mart 1860’da Hannover’de Joachim yönetimindeki Hannover Saray Orkestrası tarafından seslendirildi. Küçük orkestra için yazılan 2. Serenad (Op.16) ile kardeş gibi duran Re Majör Serenad daha neşeli ve kaygısız havadadır.
Brahms, Beethoven’in senfonilerinin mükemmelliğini yakından tanıdığı için uzun yıllar senfoni bestelemeye cesaret edememiş, bu nedenle prova yapar gibi, bu serenadlarla orkestra deneyimini artırmayı düşünmüştü. 2. Serenad’da tiz yaylı çalgıları kullanmayan Brahms altı bölümlü bu ilk serenadda üfleme çalgılara daha çok solist görevi verir.
1. Bölüm 4/4’lük ölçüde, Re Majör tonda, oldukça çabuk (Allegro molto) tempoda, kornonun sunduğu ana tema ile başlar. Yan tema çok ezgisel şekilde tiz ve bas yaylılar tarafından sunulur ve triolelerle işlenir. Bölüm zarif ve sakin sona erer. 2. Bölüm Re minör tonda, 3/4’lük ölçüde, pek çabuk olmayan (Allegro non troppo) tempoda, Mendelssohn’u anımsatan romantik atmosferde başlar. Biraz huzursuz gibi görünen ana tema, daha neşeli yan tema ile aydınlanır, bir Viyana valsinin kaygısızlığına kavuşur. Trio bölmesi ise Si bemol Majör tonda, senkoplu motifiyle daha güçlüdür. 3. Bölüm de Si bemol Majör tonda, 2/4’lük ölçüde, pek o kadar ağır olmayan (Adagio non troppo) tempoda iki fagot ve yaylı çalgılarla başlar. Burada genç ustanın en duygulu ve içtenlikli ezgileri sergilenir. Bölüm iki klarinet ve flütle buruk tatlılıkta, hüzünlüce bir şarkıya dönüşür. Bölümün lirik havasını korumak için de trompetler ve timpaniye yer verilmez. Yan temayı ise korno solist olarak senkoplu ritimle duyurur. 4. Bölüm’de sunulan iki Menuetto ile bambaşka bir dünya yansıtılır. Sol Majör tondaki birinci menuetto iki klarinet ve fagotlu bir üçlü gibi başlar. Bu menuette üfleme çalgılar egemendir. Yaylıların egemenliğindeki, Sol minör tondaki ikinci menuetto’da ise yalnızca klarinet ön plana çıkar ve trio benzeri kontrastla gerçek bir serenad müziği oluşturur: Bir yaylı çalgılar üçlüsü sanki zarif bir aşk ezgisi çalmaktadır. 5. Bölüm; Re Majör tonda, 3/4’lük ölçüde, neşeli (Allegro) tempoda bir scherzo’dur. Bu ikinci scherzo’da Brahms temayı Beethoven’ın 2. Senfoni’sinin scherzo bölümünden alarak kullanmış gibidir. Hızlanan bu bölüm bir av müziğini anımsatır. Trio bölmesi ise kornolarla ön plana çıkar. 6. Bölüm; Re Majör tonda, önce 3/4’lük ölçüde başlayan neşeli (Allegro) tempoda hareketli, güçlü, zafer havasını yansıtan bir rondo’dur. Ancak havası serenadın genel atmosferine hiç aykırı düşmez. (Süre: 45’)
— İRKİN AKTÜZE