BUDAPEŞTE FESTİVAL ORKESTRASI & IVÁN FISCHER & FRANCESCO PIEMONTESI

PROGRAM NOTLARI

  • Johannes Brahms
    Macar Dansı No. 10, Fa Majör

Hamburg’daki gençliği fakirlik içinde geçen Johannes Brahms, para kazanabilmek için daha 14 yaşında meyhanelerde, eğlence yerlerinde piyano çalmaya başlamış, ertesi yıl ilk resitali ilgi görmeyince bu işine devam etmiş, ucuz fiyatlara ders vermiş, ayrıca ufak lied’ler, koro parçaları da yazmaya başlamıştı. 1850’de, 17 yaşındayken Macar kemancı Eduard Reményi (1830-98) ile karşılaşmış ve ona turnelerinde eşlik etmeyi kabul etmişti. Op. 1, 2 ve 4 Piyano Sonatları’nı bestelediği yıllarda da onunla turnelerini sürdürmüştü.

O çağlarda Habsburg hanedanının egemenliğinde olan Macaristan’ın müziğini, daha doğrusu çigan ezgilerini, Reményi’den çok kez dinlemişti. Macar asıllı bir diğer kemancı Joseph Joachim (1831-1907) onlar için Hannover Sarayı’nda konser ayarlamış, hattâ onları Weimar’da oturan Liszt’e göndermişti. Bu arada kendi kariyerini daha çok düşünen Brahms’ın, kendini ikinci bir Paganini olarak tanıtan kemancı Reményi ile –Liszt’i fazla övmesi nedeniyle– aralarının açılması, Brahms’ın Schumann ailesi ve Joseph Joachim ile dostluğunun pekişmesi de aynı 1853 yılına rastlar.

Ancak Brahms’ın Macar çingene müziğine ilgisi sürmüştür: O yıl yazdığı sanılan Bir Macar Teması Üzerine Varyasyonlar (Op.21 No.2), 1861’deki Sol minör Piyanolu Dörtlü’nün ve 1887’deki Keman Konçertosu’nun finalleriyle 1891’deki Op.115 Klarinetli Beşli’nin ağır bölümü bu etkiyi gösterir. Bu etkiyi en belirgin biçimde sergileyen eser ise, ilk iki bölümü 1869’da yayınlanan dört el piyano için Macar Dansları’dır. O yıl birinci ve ikinci bölümlerde beşer dans olarak hazırlanan eser, 1880’de üçüncü bölümde altı, dördüncü bölümde beş dans olarak tamamlandı. Çok beğenilen, 1880’de adeta ağırlığınca altınla telif hakkı verilen bu 21 Macar Dansı’nın yalnızca üçünün (No.1, 3 ve 10) orkestra düzenlemesi besteci tarafından yapılmıştır. Hattâ Brahms ilk iki bölümü solo piyanoya da uyarlamıştır. Daha sonra 4. Bölümü Dvorak, geri kalanları Rus asıllı Alman besteci Paul Juon, İsveçli şef Andreas Hallén ve bando şefi Albert Parlow orkestraya uygulamıştır. Keman ve piyano düzenlemelerini de Joseph Joachim ve Fritz Kreisler gerçekleştirmiştir.

Bu danslarda genellikle, Brahms’ın gençlik yıllarında Reményi ile verdiği konserlerden aklında kalan ezgiler kullanılmakla beraber, No.11, 14 ve 16 Macar Dansları Brahms’ın kendi besteleridir. Ancak Brahms bu eseri yayınlayan Simrock’a yazdığı mektupta şöyler der: “İnsanın bu kadar uzun süre ve yalnızca çılgınlar gibi çaldıklarını notaya geçirmesi rahatsızlık verici...”. Böylece bu dansların kendi bestesi olmadığı için Opus numarası vermediğini ve başlıkta kendi ismini besteci olarak değil de, düzenleyici olarak yer alacağını belirten Brahms, bunların gerçek Puşta (Macar Ovası) ve çingene çocukları olduğunu ve onları süt ve ekmekle besleyerek büyüttüğünü de ekler. Bu açıklamaya belki de, aralarının bozuk olduğu Reményi’nin eserlerini çaldığı suçlaması de neden olmuştur. Ancak Brahms, yıllar sonra bazı dansların kendi bestesi olduğunu, bazı ezgileri de romantik bir bakış açısıyla ele aldığını söylemiştir. (Süre 3’)

-İRKİN AKTÜZE


  • Johannes Brahms
    Piyano Konçertosu No. 2, Si bemol Majör, op. 83
    I. Allegro non troppo
    II. Allegro appassionato
    III. Andante
    IV. Allegretto grazioso

İlk kez 9 Kasım 1881’de Budapeşte’de Alexander Erkel yönetimindeki orkestra eşliğinde seslendirilen ve piyano partisi Brahms tarafından çalınan eser konçerto değil, piyanonun zorunlu (obligato) katıldığı bir senfoni olarak nitelendirilir. Ancak yine de solo çalgı piyanonun gerekli kadansları yerli yerindedir. Ama solo çalgıyla orkestra arasındaki, konçerto stilinin gerektirdiği yarışma da yalnızca finalde izlenebilir ve ilk konçertonun karanlık, hüzünlü havasına karşın bu ikinci konçertonun atmosferi berrak, rahat, renkli ve romantiktir.

İlkinden 20 yılı aşkın süre sonra bestelenen bu konçertonun ilk taslaklarını Brahms, uzun yıllardan beri planladığı ve 1878 baharında gittiği İtalya gezisinde tasarladı. Besteci Carl Goldmark ve yakın arkadaşı cerrah Theodore Billroth ile gittiği İtalya’da, Goldmark Roma’da operasının provalarını izlemek için kalmış, diğer iki arkadaş güneye, Sicilya’ya kadar inmişlerdi. Clara Schumann’a yazdığı mektuplarda Brahms, felaket bir opera dinlediğini, ancak gözlerini katedrallerden, saraylardan, resim ve heykellerden ayıramadığını belirtir; onun da gelecek yıl Mart sonunda İtalya’ya gelmesini önerir. Brahms dönüşte Avusturya’ya, yazlığına gider, karlı zirvelerin mavi göle aksettiği Pörtschach’da, 45 yaşına bastığı günlerde ilk temaları notaya geçirir ve öylece bırakır...

Üç yıl sonra, 1881 Nisan’ında yine Billroth ile İtalya’ya gider ve eski izlenimlerini tazeler. Mayıs’taki doğum gününde yine Viyana’dadır ve batıdaki Pressbaum’da 22 Mayıs’da çalışmalara başlar; 7 Temmuz’da da konçertoyu tamamlar... Brahms eski şakacı ve tuhaf huylarını yine bırakmamış, bu yeni eseri hakkında Billroth’a “Bazı ufak piyano parçaları”ndan söz etmiş, öğrencisi ve dostu Elizabeth von Herzogenberg’e “Ufak bir pianoforte konçertosu yazdım; ufacık bir de Scherzo’su var; Si bemolde ve korkarım ki rahatça sağarak iyi süt elde ettiğim memeyi çok sık ve aşırı kullandım” diye yazmıştır!

Brahms’ın, “Sevgili dostum ve öğretmenim Eduard Marxsen’e” başlığıyla Hamburg’daki piyano hocasına ithaf ettiği konçerto, Budapeşte’de ünlü Macar müzikçi aileden Alexander (Macarca=Elek) Erkel (1843-93) yönetimindeki Budapeşte Ulusal Tiyatro Orkestrası eşliğinde Brahms tarafından çalınıyor; Brahms aynı konserde daha sonra Akademik Festival Uvertürü’nü ve 1. Senfoni’sini yönetiyordu.

İlk bölüm 4/4’lük ölçüde, Si bemol Majör tonda, o kadar hızlı olmayan (Allegro non troppo) tempoda kornonun sunduğu temayla girer ve ana temanın romantik karakteri hemen belirlenir. Piyanonun cevabı pastoral bir hava yaratır. Ana tema gelişir, iki yeni fikir doğar; orkestra ve piyano canlı bir soru-cevap oyununu sürdürür. Ana tema her defasında yeni şekliyle belirerek dengeli biçimde duyulur; sonda daha güçlenir. 3/4’lük ölçüde, Re minör tonda, çabuk ve tutkulu (Allegro appassionato) tempoda başlayan scherzo formundaki 2. Bölüm, ilk bölümün karakterinin aksine ateşlidir. Ana tema piyanoda duyulur. Kemanlarda sakin ve tatlı (tranquillo e dolce) beliren ikinci tema fırtınalı bir geceden sonraki güneşli sabah gibidir. Ancak Brahms bu düşünceden türlü yan temaların belirdiği, mükemmel bir senfonik bölüm yaratmıştır. Re Majör tondaki trio’dan sonra piyanonun gizemli, garip oktavlarıyla ilk bölme tekrarlanır.

6/4’lük ölçüde, ağırca (Andante) tempoda, ana tonalite Si bemol Majörde Brahms’ın romantik olduğu kadar en soylu sayfalarını içeren 3. Bölüm, solo viyolonselin etkili ve yumuşak şekilde sunduğu bir lied’le başlar: Besteci burada, ilerde besteleyeceği Op.105 No.2 “Immer leiser wird mein Schlummer” (Uykum gittikçe hafifliyor) lied’ini düşünmüş gibidir. Gençlik hayallerini ve rüyalarını yansıtan bu lirik bölümde klarinetin yalvaran sesi Fa diyez Majörde ikinci temayı belirtir. Yine bir lied’i, 1878’den Todessehnen’i (Ölüme hasret) hatırlatan bu temayı piyanonun zarif ve ince eşliği izler.

2/4’lük ölçüde, zarif ve neşelice (Allegretto grazioso) tempoda başlayan 4. Bölüm yaşamın sevincini ve canlılığını duyuran parlak bir rondo’dur. Tüm bölümler arasında konçerto stiline en yakın olan finalde, zarif temayı solo piyano sunar. Sonra, viyolada beliren motifi, tahta üfleme çalgılar bir Macar ezgisini andıran şekilde geliştirir. Piyano ve orkestra virtüozca bir yarışmayla konçertoyu sona erdirirken coda’da tempo bir nüans daha da hızlanacaktır (Un poco più presto). (Süre 50')

-İRKİN AKTÜZE


  • Johannes Brahms
    Macar Dansı No. 7, Fa Majör

Brahms hayranı olan ve bestecinin ilk biyografisini yazan Max Kalbeck’in (1850-1921) “Eğer Brahms onları cilalamasaydı, bu Macar ametist ve topazları renkli çakıl taşları olarak kalırdı” şeklinde tanımladığı Macar Dansları, çabuk ve ağır bölmeleriyle zarif ve parlak yapıdaki belli çardaşların iki piyano için uygulanmış halidir.

Bu dansların her biri 2-5' kadar sürer ve orkestra düzenlemeleri şu tonalitededir: Opus numarası taşımayan ancak Opussuz (WoO) olarak No.1 Sol minör (Allegro molto); 2. Re minör (Allegro non assai); 3. Fa Majör (Allegretto); 4. Fa diyez minör (Poco sostenuto); 5. Sol minör (Allegro); 6. Re Majör (Vivace); 7. La Majör (Allegretto); 8. La minör (Presto); 9. Mi minör ( Allegro non troppo); 10. Fa Majör (Presto); 11. Do Majör (poco Andante); 12. Re minör (Presto); 13. Re Majör (Andantino grazioso); 14. Re minör (Un poco Andante); 15. Si bemol Majör (Allegretto grazioso); 16. Fa minör (Con moto); 17. Fa diyez minör (Andantino); 18. Re Majör (Molto Vivace); 19. Si minör (Allegretto); 20. Mi minör (Poco Allegretto); 21. Mi minör (Vivace) (Süre 2’)

  • Johannes Brahms
    Senfoni No. 2, Re Majör, op. 73
    I. Allegro non troppo
    II. Adagio non troppo-L’istesso tempo, ma grazioso
    III. Allegretto grazioso (Quasi Andantino)-Presto ma non assai
    IV. Allegro con spirito

Johannes Brahms 2. Senfoni’sini birinciden bir yıl sonra yazmıştır. Kendine güveni biraz daha artan bestecinin 1877’de, Wörther gölü kıyısında geçirdiği huzurlu yaz ayları pastoral ve lirik havadaki 2. Senfoni’nin yaratılışında büyük etken olmuştur. Güney Avusturya’da, Slovenya sınırına yakın bu romantik göl kıyısındaki Pörtschach’tan ünlü müzik eleştirmeni Eduard Hanslick’e (1825-1904) gönderdiği mektubunda şunları yazmış: “Sana yürekten bağlıyım ve teşekkürümü anlatabilmek için, bu kış sana sevimli ve neşeli bir senfoni sunmak istiyorum; öyle ki bunu, özellikle senin ve genç eşin için yazdığımı sanacaksın. Bir sanat eseri değil. Brahms kurnazın biri desen de, Wörther gölü o kadar bakir bir yer ki, melodiler uçuşuyor: Dikkat etmezsen üzerlerine bile basabilirsin.” Ancak Brahms dostlarını şöyle de uyarıyordu: “Yeni senfoni dayanamayacağınız kadar melankolik; böyle hüzünlü bir şeyi, şimdiye dek hiç yazmamıştım. Bu nedenle de partisyon, herhalde siyah matem çerçeveli basılacak. Yeterince uyarmadı demeyin.”

Mektupları 20 cilt olarak yayınlanan Brahms, en çok yazdığı ünlü cerrah ve müzik eleştirmeni Theodor Billroth’a Pörtschach’tan şunları yazmış: “Sevimli bir senfoni olup olmadığını bilmiyorum; önce aklı başında kimselere sormalıyım...” Billroth’un, partisyonu aldıktan sonraki yanıtı ise şöyle: “Masmavi bir gök, kaynakların şırıltısı, güneş ışığı, serin ve yeşil gölgelikler. Herhalde Wörther gölü çok güzel olmalı...” Daha sonra Brahms’ın gönderdiği senfoninin dört el piyano partisi ise Billroth’ta hayranlık uyandırmış: “Eserle beraber yaşadım ve çok mutlu saatler geçirdim, o kadar ki bölümlerden hiçbirini diğerine yeğleyemedim. Tümünün öyle mutlu, sıcak ve keyifli bir havası var ki...”

Besteci aynı yılın Eylül ayında, Baden-Baden yöresindeki Lichtenthal’de eserini bitirdi ve yayıncı Simrock’a yazdığı 5 Ekim 1877 tarihli mektubunda “Yeni sevimli canavar” olarak tanımladığı 2. Senfoni ilk kez 30 Aralık’da Viyana’da seslendirildi. Çağın ünlü şefi Hans Richter’in Viyana Filarmoni’yle yaptığı provaları izleyen, Haydn ve Mozart’ın biyografilerini de yazan Carl F. Pohl (1819-87) hayranlığını şu cümlelerle belirtmiş: “Harika bir eser... Her bölümü saf altın ve dört bölümün tümü gerekli bir bütünlük oluşturuyor.” Eserin ilk yorumu da Viyana’da büyük başarı kazanmış, hattâ üçüncü bölüm tekrarlanmış. Bu başarıdan cesaret alan Brahms, ertesi yıl Leipzig’de Gewandhaus Orkestrası’yla eserini yönetmiş, ancak beğenilmemesine o kadar üzülmüş ki, yayıncısı Simrock’a ilk bölümü yeniden yazmayı önermiş, ancak bu sonuçsuz kalmıştır. 1. Senfoni’si “Beethoven’in 10. Senfonisi” olarak adlandırılan Brahms’ın 2. Senfoni’si müzikseverleri tatlı bir sürprizle karşılaştırmış, melodi zenginliği ve doğal havasıyla Pastoral adı yakıştırılmasına karşın besteci stilini, ağırbaşlı ve kendine özgü varyasyon prensibiyle yansıtabilmiştir.

Re Majör tonda, 3/4’lük ölçüde başlayan ve 20 dakikayı aşan uzunlukta, o kadar çabuk olmayan (Allegro non troppo) tempodaki 1. Bölümde, daha ilk mezürde senfoninin lied karakterindeki ana fikri duyurulur. Viyolonsel ve kontrbasların üç notadan oluşan girişinden sonra korno yumuşak biçimde ana temayı belirler; flüt, klarinet ve fagot temayı yumuşak tavırda ilerletir. Daha sonra aynı korno ezgisi, bu kez eşlik figürü olarak duyurulur ve tema bölümün yapısına egemen olur. Vurma çalgıların hafif vuruşlarını izleyen üfleme çalgıların kesik (staccato) geçişlerinden sonra ikinci tema, güzel ve geniş biçimde yaylı çalgılar tarafından sergilenir. Viyolonsel ve viyolaların duyurduğu zarif ve şarkı söyleyen (cantando) bu tema kemanların eşlik figürleriyle gelişir. Bu sakin akışlı tema çok kez yeni motiflerle kesilir; bunlardan özellikle kesin ritimli ilk motif, belirgin bir karşıtlık oluşturur. İkinci karşıtlık da baslar ve kemanlar arasında benzetimle (imitation) belirir. Bu canlı bölmelerden sonra yine ikinci tema, önce flüt sonra kemanlarda sevimli triolelerle, sakinleştirici bir havada duyurulur. Ustaca işlenen gelişimde ise korno, ani bir ton değişimiyle girişteki etkili ezgiyi bu kez Fa Majörde başlatır; sonra orkestrada gerilim artar, ana tema kendini oluşturan unsurlara ayrılır. Özellikle temanın ikinci yarısı, birçok partinin özgürce eşliğiyle bazen ön, bazen arka planda görünerek ilginç bir kontrpuan çalışması çizilir. Büyük bir kreşendonun trombonla kesilmesi bir dönüm noktası oluşturur. Ancak her kesinti, her durak daha güçlü bir gerilim yaratmaktadır. Tekrarla (reprise) birlikte pastoral hava yeniden belirir. Yaylıların desteğinde büyülü gibi yansıyan, özlem dolu korno solosuyla coda’ya geçilir. Sakin ve barışçı havada bölümün tüm güzel ezgileri bazen kesik (staccato), bazen yaylıların pizzicato’suyla bir daha geçide katılır ve sona ulaşır.

Si Majör tonda, 4/4’lük ölçüde başlayan ağırbaşlı havada ve o kadar ağır olamayan (Adagio non troppo) tempodaki 2. Bölüm üç bölmeli bir yapıdadır. Önce, parlak Majör tona karşın hüzünlü ve içtenlikli bir ezgi viyolonselle sunulur. 12 mezür sonra giren kemanlar, tizlerde flütle desteklenerek melodiyi alır. Lied benzeri bir melodi biraz sonra, yeni bir motif sunan korno ve diğer çalgılar tarafından fugato biçiminde geliştirilir; ana tema her zaman ışıklı sunulur. Bir düşüşle (diminuendo) gelişen bölme aynı hızda, fakat zarif (L’istesso tempo, ma grazioso) tempoda 8/12’lik ölçüdedir. Zarif ancak kaprisli senkoplarla sunulan, giderek tutkulu ve karanlık bir anlatım kazanan bölme, soğukkanlı ton değişimiyle sürer. Bir kreşendo ile giderek yükselerek ani bir sessizliğe (piano) bürünür; yaylı çalgılar bas perdelerde fısıldaşır gibidir. Tizlerde ise obua ve klarinet ezginin parçalarını duyurur; arada fagot ve trombonun yakınan sesleri belirir. Bölümün ana teması, birkaç kez değişik çalgılarda, değişik tonalitelerde ve yakınmalarla kesilerek duyulur ve sonunda asıl tonaliteye dönerek kendini ispatlar. Bölüm giderek sakin bir kabullenişle, sessizce sona erer.

Sol Majör tonda ve 3/4’lük ölçüde, zarif hızlılıkta (Allegretto grazioso) bir tempodaki 3. Bölümün girişini besteci, ortadan biraz daha ağırca gibi (Quasi Andantino) olarak tanımlamıştır. Neşeli ve kaygısızca havasıyla sanki bizi başka bir atmosfere götüren ve iki trio bölmesini içeren rondo biçimindeki bu bölüm, Brahms’ın en sevilen senfoni bölümlerinden biri olarak değerlendirilir... Obua, klarinet ve fagotun eşliğinde buruk ama sevimli bir tonda, zarif ve canlı bir menuet tavrıyla –ana motiften kazanılan– temayı viyolonselin de pizzicato katkısıyla sunar. Tablo birden, şaşırtıcı bir hızla değişir: Bu ilk trio’da canlı figürler, pek çok hızlı olmayan (Presto ma non assai) tempoda, 3/8’lik ölçüde çok ritmik ve kendine özgü, kısa süren bir atmosfer yaratır. Renkli değişimlerle peslerde ve tizlerde duyurulan tekrarlardan sonra ikinci trio, girişteki zarif tempodaki ezgiyi izler. Bu kısa bölüm yine sessizce söner. Re Majör tonda ve 4/4’lük ölçüdeki 4. Bölüm final, çabuk ve coşkulu (Allegro con spirito) tempoda ve yaylı çalgıların canlı, problemsiz ana temayı alçak sesle (sotto voce) hemen sunmasıyla başlar. Buna, üfleme çalgılar da pianissimo olarak katılır. Diğer çalgıların da güçlenerek katılımıyla akıcı ve kudretli bir hava yaratılır; tema ritmik değişimlerle şekillenir. Eşlik motiflerinden oluşan yeni motif, Brahms’a özgü çekici gelişimlerle, tahta üfleme çalgıların –yaylıların pizzicato akorları eşliğinde– sekizlik figürleriyle duyurulur. Hanslick’in “Mozart’ın kanı dolaşmış” diye tanımladığı bölüm, trompet fanfarlarıyla parlak törensel canlılıkta ve azimle sona erer. (Süre 43')

-İRKİN AKTÜZE

Yukarı