AÇILIŞ KONSERİ: TEKFEN FİLARMONİ ORKESTRASI & JAN LISIECKI

PROGRAM NOTLARI

  • Frédéric Chopin
    Piyano Konçertosu no. 1, Mi minör, op. 11
    I. Allegro maestoso risoluto
    II. Romance. Larghetto
    III. Rondo. Vivace

Chopin sevgili çalgısı piyano için, orkestra eşliğinde iki konçerto ile Polonya ezgileri üzerine La Majör Op.13 Büyük Fantezi (1828), Mozart’ın Don Giovanni Operası’ndan “La ci darem la mano” aryası üzerine Si bemol Majör Op.2 Varyasyonlar (1827), “Krakowiak” adlı Fa Majör Op.14 Rondo (1828), Mi bemol Majör Op.22 “Grand Polonaise” (1830) ile buna giriş olarak 1834’te yazdığı Sol Majör Op.22 Andante Spianato’yu bestelemiş, ancak orkestra problemlerine ilgisiz kalmış, senfonik yapı ile orkestrasyona fazla özen göstermemiştir. Onun piyano konçertoları da bu nedenle türünün önemli eserleri arasında yer almamakla birlikte, gençliğinde kendini Avrupa’da tanıtmak amacıyla yazdığı bu eserlerde, Chopin piyanoyu aralıksız ön planda tutmuş, orkestra ile diyalog kurmayı düşünmemiştir.

1830 yılında Nisan-Ağustos arasında bestelenen Mi minör Piyano Konçertosu da aslında Chopin’in ikinci konçertosudur. 2. Konçerto olarak tanınan ve 1829’da bestelenen Fa Minör Konçerto’nun düzeltilmesi ve orkestra partilerinin 1830-31 Avrupa yolculuğu sırasında bir ara kaybolması nedeniyle yeniden yazılması yüzünden baskısının gecikmesi, Mi minör Konçerto’nun ilk konçerto olarak numaralanmasına neden olmuştur. Chopin Varşova’da halk önündeki üçüncü konserini 11 Ekim 1830 günü verdi ve Mi minör 1. Konçertosu’nu çaldı. Daha önceki iki konseri de aynı yılın Mart ayında gerçekleşmiş ve Fa minör 2. Konçerto’sunu ilk kez yorumlamış, sonra tekrarlamıştı. Ama Ekim’deki bu konser onun Polonya’ya veda konseriydi: Önceki iki konseri ile Varşova’da büyük üne ulaşmıştı. Konservatuvardan arkadaşı soprano Constantia Gladkowska’ya aşkı sürüyordu. Bu arada gazeteler onu Mozart ile kıyaslıyor, ülkeden ayrılmamasını istiyordu. Bu aylarda üçüncü sınıf bir müzikçi olan Anton Orlowski Fa minör Konçerto’nun temalarını vals ve mazurkaya çevirerek bu üne yardımcı olmuştu; ama Chopin hâlâ Mi minör Konçerto’nun son bölümünü tamamlamaya çalışıyordu.

Temmuz başında Op. 2 Mozart Varyasyonlar’ı Viyana’dan basılmış olarak geldi ve Chopin dört gün sonra onları bir sopranonun resitalinde çaldı. 24 Temmuz’da da Constantia’nın Paer’in Agnese Operası’nda ilk sahneye çıkışını izledi ve aşkı yine alevlendi: İki genç yüzüklerini değiştirerek vedalaşacaktı. Chopin yazın en sıcak günlerinde, doğduğu Zelazowa Wola köyünü son kez ziyaret etti. Bu arada Paris’ten Temmuz İhtilali’nin haberleri geldi. Üniversite öğrencileri, o zamanlar Rus Dükalığı olan Varşova’daki Grandük’ün sarayına “Yılbaşından sonra kiralıktır” yazılı levhayı astı, birçok tutuklama yapıldı. Ama Chopin geleceğini düşünüyor, arkadaşı Titus Woycieckowski ile planlar kuruyordu. 23 Eylül günü Titus tüm Varşovalı müzikseverleri evine, Mi minör Konçerto’nun elbiseli provasına çağırdı. Bu davet büyük bir sükse yaptı: Gazeteler genç dâhinin yeni Grand Concerto’sundan övgüyle söz ediyor, bu eseri halka dinletmeden Polonya’dan ayrılmamasını istiyordu. Ve 11 Ekim 1830 günü bu konser gerçekleşti; biletler üç gün içinde bitmişti. Chopin’in öğretmeni Joseph Elsner (1769-1854) ile 17 Mart’ta ilk konseri yöneten Kasimir Kurpinski kavgalı olduğu için bu veda konserinde orkestrayı konservatuvarda şan öğretmeni, La Scala’nın eski şeflerinden, besteci de olan İtalyan Carlo Evasio Soliva (1792-1851) yönetti.

Bu konseri Chopin şöyle anlatmış: “Hiç de sinirli değildim ve sanki yalnız başımaymış gibi çaldım. Konser çok iyi gitti. Salon doluydu. Önce Görner’in senfonisi vardı. Sonra da Ekselansları Mi minör Konçertonun ilk allegro’sunu çaldı, ben de bunu Streicher marka piyanoyla sürdürdüm. Bravolar sağır edercesineydi... Soliva çok memnun, (o zamanki uygulamaya göre) aria’sını söyleyen mavi elbiseli bir meleğe benzeyen Matmazel Wolkow’a eşlik etti. Bu aryadan sonra da (konçertonun) Adagio ve Rondo bölümleri çalındı. Konserin ikinci yarısı Soliva’nın Matmazel Gladkowska (Chopin’in sevgilisi) için yönettiği aria ile başladı: Çok güzel beyaz elbise içinde, saçlarında güller... ve o zamana kadar söylemediği kadar güzel söyledi... Genç bayan sahneden indikten sonra ben, Polonya ezgileri üzerine potpurimi çaldım (Op.13 Büyük Fantezi). Bu kez ne yaptığımı biliyordum, orkestra ne yaptığını biliyordu, şef kürsüsü de biliyordu. Final mazurka ile gökgürültüsü gibi bir alkış koptu... Şimdiye kadar bir orkestra ile hiç bu kadar rahat olmamıştım.”
Chopin, arkadaşı Reinschmidt’ın 1 Kasım’da verdiği veda partisinden sonra, ertesi gün Op.10 No.1 ve No.2 Etüdlerini yazmayı tamamladıktan sonra Viyana’ya doğru yola çıktı. Öykülerde anlatıldığı gibi kendisine gümüş kâse içinde öldüğünde mezarına serpilecek Polonya toprağı verilmemişti; bu toprağı Chopin’in vefalı öğrencisi Jane Stirling Paris’teki Père Lachaise mezarlığındaki Chopin’in anıtına koymak için Polonya’dan 12 Haziran 1850 tarihli mektupla isteyecekti... Ancak Chopin yolda bir sürprizle karşılaştı: Öğretmeni Joseph Elsner Varşova yakınındaki Wola civarında, bir erkek korosuyla onu bekliyor ve bestelediği kısa bir kantat, gitar eşiğinde söyleniyordu.

Chopin bu konçertosunu zamanın en ünlü piyanisti olan, Alman asıllı Paris’te yerleşik Friedrich (Frédéric) Kalkbrenner’e (1785-1849) ithaf etti. 1825 ile 1835 arasında ününün zirvesinde olan Kalkbrenner üstelik bir general kızıyla evliydi ve Pleyel piyano firmasının da ortağıydı. Chopin 1831 Kasım’ında Paris’e ulaştığı zaman onu ziyaret etmiş, Kalkbrenner de onu piyano kursuna davet etmiş ve öğrencisi olduğunu duyurmuştu. Ama yine de Chopin’in Paris’teki ilk sahneye çıkışını, 26 Şubat 1832’deki Pleyel konserini ayarlamıştı. Bu konserde Beethoven’in Op.29 Beşlisi ile bir şan düetinden sonra Chopin Fa minör Konçerto’sunu solo olarak çaldı; sonra da Kalkbrenner’in altı piyano için Grand Polonaise’ine Hiller, Stamaty, Sowinski, G. Osborne ve besteci ile katıldı... Bu konserde Liszt ve Mendelssohn da bulunuyor ve Chopin’i ateşli şekilde alkışlıyorlardı. Böylece Chopin’e şöhret yolu açıldı...

1. Piyano Konçertosu’nun 1. Bölümü 3/4’lük ölçüde, Mi minör tonda, görkemli (Maestoso) tempoda 138 mezür –beş dakika kadar– süren uzun bir orkestra girişi ile başlar ve piyanonun çalacağı ana ve yan temalar klasik geleneğe göre, ancak ana tonalitede duyulur ve piyanonun etkili girişine de zemin hazırlanır. Piyano girince de görevini yapmış gibi, orkestra geri çekilir. Solo piyano olağanüstü görkemli, şiirsel, elejik ve lirik yönlerini sergileyerek bu temaları varyasyonlarla işler; renkli tekrarlarla, ustalıkla süsler. Özellikle yakınan (cantabile) ikinci tema önce ezgiselliğiyle seçkinleşir, sonra pırıltılı pasajlarla çözülür. Geliştirim ve tekrar bölmeleri de yeni ve ilginç teknikle gerçekleştirilir. 

2. Bölüm 4/4’lük ölçüde, Mi Majör tonda, ağırca (Larghetto) tempoda bir Romance’tır (Romans). 18 yaşındaki Chopin, sırdaşı Titus’e yazdığı mektupta, büyük bir gururla burada sürdinli kemanları kullandığını belirtecek kadar da saf yüreklidir. Tam Chopin’e özgü bir noktürn olan bölümü besteci şöyle tanımlar: “... oldukça romantik, sakin, hüzünlü, sanki güzel bir bahar gecesindeki ay ışığında hayallere dalmak gibi bir şey...” Bu iki bölmeli romansta tekrar bölmesi de çok zengin bir fantezi ile zarif ve sessizce gerçekleştirilir. Sonda orkestranın sunduğu temayı piyano arabesk figürlerle süsleyerek sarmalar ve olağandışı güzelliği sağlar.  

3. Bölüm 2/4’lük ölçüde, yine Mi Majör tonda, canlı (Vivace) tempoda bir Rondo’dur. Uzmanlar, orkestrasyonunu beğenmedikleri bu konçertonun finalindeki yaylıların 16 mezürlük attaca’sını dâhice bulur: Do diyez, Re diyez, Sol diyez seslerde keskin girişle hülyalı soliste Mi Majör’de Rondo’ya başlaması için şiddetli bir çağrıdır bu. Klarinet ve flütlerin zarif sorusu ile cevaplanır ve ritmik motif şakacı bir sıçrayışla piyanoya ulaşır. Piyano bu şenliğe, Krakov’dan kaynaklanan Krakowiak dansıyla katılır ve olağanüstü virtüozlukla önderliği üstlenir. Piyanonun oktavlarla, canlı ve şakacı (scherzando) sunduğu ikinci tema ise ancak parlak pasajlardan ve uzun ara müziklerinden sonra ortaya çıkar. Bu 2/4’lük ölçüdeki Krakowiak dansı, folklorik aslından daha uzak ama daha zarif ve elektrikleyici havada gelişir. Coda’da ise piyanoda ellerin paralel oktavlarıyla –Chopin’i bu çok uğraştıran– finali parlak sona ulaştırır. 
Chopin bu eseri yayımlarken yakın dostu, Fransız viyolonselist Auguste Franchomme’un (1808-84) partisyona yardım ettiği; sonraki baskılarda da Carl Tausig, Richard Burmeister ve Karl Klindworth gibi müzikçilerin bazen piyano partisine kadar uzanan düzeltmeler yaptığı, tekrarlar ve kadanslar eklediği belirtilmektedir. (Süre: 40’)

— İRKİN AKTÜZE


  • Hasan Uçarsu
    Portreler (Orkestra Süiti)
    I. Dondurmacı
    II. Ninni
    III. Kiziroğlu

“Portreler adlı orkestra süitimin hareket noktası, yakınlarımın kişilik özelliklerini, ruh hallerini geleneksel müziklerimizden uygun karakterde olanları kişilerle eşleştirerek ortaya koymaktı. Bu fikir 1997 yılının mart ayında Philadelphia’da doktora mezuniyet eserim Komet’in (Kuyruklu Yıldız) son sayfalarını bestelerken ortaya çıktı. 1997’deki ilk fikir, altı karakterden oluşan 15 dakika uzunluğunda bir orkestra süitiydi. Bu düşünce araya giren diğer çalışmalar nedeniyle bir türlü hayat bulamadı, ta ki 2001 yılında T.C. Kültür Bakanlığı aralarında şahsımın da bulunduğu bir grup besteciden yeni orkestra eserleri isteyene kadar. Bu son tasarım sürecinde, ilk düşüncemdeki kurguda parçaların oldukça kısa soluklu ele alınacak olması nedeniyle ezgilerin rapsodik sunumuna aşırı bel bağladığını, bu nedenle amaçladığım derinlikli karakter portrelerinden beni uzağa düşüreceğini fark ettim. Portre sayısını üçe indirip daha uzun soluklu ve yoğun bir anlatıma gitme yolunu tercih ettim.Bu nedenle Portreler’de doğrudan doğruya türkünün melodisini vermek yerine özel bir çeşitleme anlayışı oluşturmaya çabaladım. Önce temanın, ardından sırasıyla çeşitlemelerinin sunulduğu klasik Tema ve Çeşitlemeler anlayışından farklı olarak ele alınan türkünün müzik ögelerinin çeşitlenmesiyle birlikte araya türkünün kendisinin tanıdık cümleciklerinin de yerleştirildiği böylelikle tema ve çeşitlemenin eş zamanlı bir arada var olduğu kendine özgü farklı bir çeşitleme anlayışı geliştirmeyi düşündüm.Eser ilk kez 2003 yılında Rengim Gökmen yönetimindeki CSO tarafından 20. Uluslararası Ankara Müzik Festivali Kapanış Konserinde iki bölümlü olarak seslendirildi. Bu haliyle ilk yurtdışı icrası Meksika’da Hakan Şensoy’un yönetimindeki Orquesta Sinfónica del Estado del México tarafından gerçekleştirildi. Zaman darlığı ve diğer çalışmalarım nedeniyle bestelemeye bir türlü fırsat bulamadığım Ninni başlıklı ağır karakterli 2. Bölümü yıllar sonra 2022 yılının sonbaharında tamamladım. Müzik tamamlanmış bu son haliyle Hasan Niyazi Tura yönetimindeki İstanbul DSO’nın 6 Ocak 2023 tarihli konserinde seslendirildi. Aradan geçen yirmi yıllık zaman dilimine rağmen zihnimde hiçbir şekilde kapanmayıp asılı duran Ninni’yi neredeyse tüm yan fikirleri ve çeşitleme unsurlarıyla birlikte onca yıla rağmen oldukça açık hatırladığım için kolaylıkla besteleyip en azından bu müziğim açısından nihayet huzura erebildim.” (Süre: 16’)

— HASAN UÇARSU

Yukarı